#protesto

Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, manevi olanın dışlandığı toplumsal koşulların maneviyatını oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor.

Hedeflenmiş özel mülklere zarar vermek ya da hedeflenmiş mülkleri yok etmek gereklidir. Bu 'alışılagelmiş politika'nın sınırlarından dışarıya kaçabilmenizi sağlar. Bir pankart taşıyarak yaptığınız, 'olması gerektiği gibi' bir protestoyla ne elde edebilirsiniz ki?

Neden insanlar sokağa çıkıyorlar ve bir şeyleri protesto etmeye, bir şeyler yapmaya çalışıyorlar? Bu akılsız şiddet demek değildir. Asıl akılsızlık, orada öylece oturmak, esrar içmek, MTV izlemek, sonra gidip bir iş bulmak ve sonrasında öylesine yaşayıp gitmektir. Bana göre şiddet, işte budur.

Ulan “köpek oğlu köpek!” Ulan pezevenk!.. Ulan kaltak!.. “Demokratik hak”ların “taş”larla, “mo-lotof”larla, “tabanca” ve “bıçak”larla istendiği nerede görülmüş?. Hem saldırıyorsun, hem de “Anneee!.. Polis beni dövdü” diye ciyaklıyorsun!.. Polis niye dövdü seni?.. Nerede dövdü?.. “Çay bahçesi”nden dönerken mi dövdü, yoksa “kütüphane” veya “piknik”ten dönerken mi?.. Ulan, yolda yürüyen adamı polis niye dövsün, niye tazyikli su sıksın? Senin ne “b.k” işin vardı orada?..

Gel, seni savaş ustası,- Sen ki bütün silahları inşa eden. Sen ki ölüm uçaklarını inşa eden, Sen ki büyük bombaları inşa eden, Sen ki duvarların ardında gizlenen, Sen ki sıraların ardında gizlenen. Düşüyorum ki bulacaksın, Ölümün biletini kullandığı zaman. Kazandığın paranın tamamı Yaşamını geriye asla satın almayacak.

Liste
Yükleniyor…