#popülizm

Milliyetçilik, "vatan, millet, Sakarya, kan, ırk, bayrak" edebiyatı mıdır, yoksa ulusun çıkarlarını, onurunu herkese karşı savunmak; yani tam bağımsızlık mıdır? Ülkenin onuru ayaklar altında çiğnenirken, "vatan, millet, bayrak" edebiyatını yani milliyetçiliği sadece kitleleri uyutmak, kandırmak için kullanıp aslında bütün bu değerleri salt kendi siyasal ya da bireysel-sınıfsal çıkarları için kullanmak milliyetçilikse, bunun karşıtı nedir?

Demokrasinin esas prensibi, halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için, yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. Eğer bu sağlanamazsa demokrasi, otokrasiye geçebilir. Halk övülmeyi sever. Onun için, güzel sözlü demagoglar, kötü de olsalar, başa geçebilirler. Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir.

Ben, her konuşmamda, seçim meydanlarında nutuk atan ve daima ucuzluk getireceklerinden bahseden ama hiçbir zaman bu ucuzluğu getirmeyen laf ebeleri gibi sizlere ucuzluk vadetmedim. Bilakis sıkıntıdan, pahalılıktan, her sahada tasarruftan, çok üretmekten, dışarıya mal ihraç edebilmekten bahsettim. Milletçe sıkıntılara katlanıyoruz. Bugüne kadar hiç vergi vermeyenler vermeye, az verenler kazançları nispetinde normal vergi vermeye başladılar.

Neme lazım, Aksaraylılara hoş görünmek ve gönüllerini almak için, "Haklısınız, buranın il olması gerekir, ben bununla meşgul olacağım." der ve topu gelecek iktidarın üzerine atabilirdim. Fakat yetişme tarzım buna müsait değil. Neyi doğru biliyorsam onu savunurum. Memleketi bu hâle getiren yalan dolan değil mi? Oy alabilmek için ne olmayacak vaatlerde bulunurlar, vatandaşı nasıl kandırırlar... Zamanı gelip vatandaş, "Neden yapılmadı?" diye soracak olsa yine hiç çekinmeden, "Merak etmeyin, o işi yakından takip ediyorum. Kısa zamanda yoluna girecektir." demekten çekinmezler.

Politika iyiydi, yüz yıl önce. Günümüzde ise politikacıların artık hiçbir problemi çözme yetisi kalmamıştır çünkü onlar davranış, tarım, okyanus bilimi gibi alanların öğrencileri değiller ve dünyanın nasıl işlediği hakkında hiçbir fikirleri yok. Dolayısıyla, insanların duymaktan hoşlandığı şeyleri söylerler, ve bu onlara seçimler kazandırır. Öte yandan, bilim ise toplumun onayıyla ilgilenmez. Yaptıkları şudur: eğer herkes dünyanın düz olduğunu söylese dahi dünyanın yuvarlak olduğunu kanıtlar göstererek söylerler. Ancak “dünya biraz düz, biraz da yuvarlaktır.” demezler. Bu politikacıların işidir. (Zeitgeist)

Saddam, 2000 yılında, İsrail’i ortadan kaldıracağını söylemişti. Şimdi Ahmedinejad İsrail’i haritadan sileceğini söylüyor. Bu tür radikal tutumların soruna bir faydası yok zararı var ama bu liderlere bir faydası var tabii: Orta Doğu Müslümanlarının sağını da solunu da birleştiren Filistin rüzgârını kendi yelkenlerine doldurup güç kazanmak, yani istismar etmek...

Kevin Costner ile ilgili olarak söylüyorsunuz. Bir beyanda bulunulmuş. Yerli veya yersiz bir beyan, bunu alay konusu haline getirmek çok doğru değil. Bugün Kevin Costner'i bu sözünden dolayı eleştirenler, kendisi Türkiye'ye geldiğinde, başındaki şapkada, 'Ne mutlu Türk'üm diyene' yazısı yazdığında susmuşlardı. Halbuki o zaman konuşmaları lazımdı. Mesela ben olsam şöyle konuşurdum, 'Bu iş bu kadar istismar edilmez arkadaş, biz bu kadar elma şekeriyle aldanan bir toplum değiliz, sen Türk değilsin, bunu söylemek için de bir gerekçen yok. Sen sadece bir reklam filminden şu kadar para almış bir insansın. Bizi bunlarla aldatmak, bizim hoşumuza gideceğini zannederek bu tür kılıklara girmek doğru değildi' diye. Bugün televizyonlarda ağızlarını aça aça onu eleştirenlerin bu konuda suskun olduklarını söylemek, aradaki farkı göstermek için yeterli.

Liste
Yükleniyor…