- Henüz kategori yok.
-
Roma-Udinese Karşılaşması: Serie A'da Zirve Mücadelesi…09.11.2025
-
Süper Lig'de Göztepe Fırtınası: Kasımpaşa Deplasmanınd…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Viktoria Plzen Maçındaki Tartışmalı Penalt…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Başvuruları: Genel Şartlar, Kontenja…09.11.2025
-
Samsunspor, Eyüpspor Karşısında Galibiyet Serisini Sür…09.11.2025
-
Augsburg, Stuttgart Deplasmanında Kritik Virajda: Rexh…09.11.2025
-
Premier Lig Devlerinin Kritik Randevusu: Manchester Ci…09.11.2025
-
Süper Lig'de Gençlerbirliği Başakşehir'i Mağlup Etti: …09.11.2025
-
Premier Lig Devleri Karşı Karşıya: Manchester City - L…09.11.2025
-
Guardiola'nın Tarihi Maçında Zirve Savaşı: Manchester …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#ordu
Ordu sadece ulusal gücün göstergesi değil, belki Ordu düzen, uygarlık, kurumsal ve ekonomik sağlamlığın, siyaset üstü olmanın, İslami ve millî olmanın da göstergesi ve sembolüdür.
Sizin kadını ve içkiyi sevdiğiniz kadar; ölümü ve şehitliği seven bir orduyla geldim karşınıza.
Bunların adı Yeniçeri olsun. Cenab-ı Hak yüzlerini ak, pazularını kuvvetli, kılıçlarını keskin, oklarını tehlikeli, kendilerini daima galip buyursun.
Dünyanın hiçbir askerî darbesinde, askerî lise öğrenciliğinden itibaren yetiştirilen ve general rütbesine kadar kendilerini gizleyen bir yapılanma görülmedi. Burada şaşırtıcı olan şudur; o kadar Kemalist/laikçi hassasiyete rağmen bu gizlilik nasıl oluyor da Yüksek Askerî Şuralarda fark edilmiyor?
Eğer orduyu büyütmek kârlı ise neden ülkenin bütün erkeklerini göreve çağırmıyoruz?
Erbakan şeriatçı sağdan. Nizam-ı Cedit'i yıkan bu sağ. Abdülhamid despotluğunu tutan bu sağ. 1909'da 31 Mart'ı yapan bu sağ. Kuvayımilliye devrinde Bolu, Yozgat, Biga ve daha birçok ayaklanmalara önayaklık eden bu sağ. Mektepli subayları öldüren bu sağ. Kurtuluş Savaşı'nı baltalamak isteyen bu sağ. Şeyh Said hareketinin arkasında bu sağ. Menemen'de Subay Kubilay'ın başını kesen bu sağ. Ordunun işte asıl bu sağa karşı alerjisi vardır. Ne zaman baş gösterse üstüne yürür.
Liselerde okuyan sivil gençlik ve Harp Okulu öğretimi gören subay; Batı'yı da Doğu'yu da gören ve görecek, sosyal adaletçilikle komünistliğin farkını anlayan ve anlayacak, Batı'daki sosyal adalet cennetleri ile Doğu'daki komünist cehennemleri arasında seçmeli kalınca hangisine kavuşmak için çalışılması doğru olduğuna karar veren ve verecek kültürdedir. Öyle bir kargaşa gününde büyük şehir çevrelerindeki gecekondu yüz binlerinin yağma akınlarına pek bel bağlayan Türk komünistlerinin, karşılarında nasıl çetin ve düzenci bir dayatış cephesi bulacaklarına da şüphe etmiyoruz.
Bugün, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne karşı Türk tarihinde görülmemiş, işgal döneminde bile görülmemiş bir psikolojik savaş yürütülüyor. Bu da savaş! Savaş yalnız mermiyle topla tüfekle olmaz. Nedir? Türk Silahlı Kuvvetleri'ni imha etmek için!
Mursi Mısır'daki en güçlü politikacı ya da başkomutan değil. Muhtemelen, Müslüman Kardeşleri yönetmiyor bile. İşi tanımsız. Ordu onu bir kalemde kenara atabilir. 1954'den beri ilk defa, Mısır cumhurbaşkanı başbakanlarla özdeşleşen görev alanları olan ikinci planda bir figür.
Asker, orduya alınır, giydirilir, silahlandırılır, eğitilir; uyur, yer, içer ve yürür. Bütün bunlar, sadece uygun yerde ve uygun zamanda savaşmak içindir.
Savaşta muharebe, bireylerin bireylere karşı teke tek kavgası değildir; aksine daha çok teşkilatlanmış bir bütünün kavgasıdır.
Korku, bizi şişirilmiş bir orduya yapılan hükümet harcamalarına itiraz etmekten alıkoyuyor.
1992'deki harekatta 4500 tane PKK'lıyı öldürdük ama harekat başarısızdır. Türk ordusu Ejderdir. Ordu kazanmıştır. Siyasetçiler kaybetmiştir. Fiyaskodur. PKK yine eski yerine, kamplarına dönmüştür.
Türk halkı geleneksel olarak ordusunu canından çok sever çünkü o ordunun mensupları kendi çocuklarıdır.
Şimdi diyecekler ki: "Efendim bu kötü ortamı zaten bu askerler hazırladıydı." Külliyen yalan! Öyle bir şey yok. Bu adamlar rahatsızdılar durumdan. O ortamı hazırlayanlar politikacıların aptallıklarıydı. Demirel ve Ecevit'ti. Ondan sonra diyecekler ki: "Efendim Amerika bunları fişekledi." O da doğru değil. Ben iki tane şahit göstereyim. Bir tanesi Çevik Bir General. O zaman Kenan Paşa'nın özel kalem müdürüydü. Efendim işte, "Bizim çocuklar başardı." lafı var ya, meşhur. Böyle bir laf edilmemiştir. Çevik Bir General diyor: "Nereden çıkıyor bu laflar? Böyle bir laf edilmedi." Seneler sonra Şahinkaya Generalin evinde çay içerken birlikte, "Biliyor musun? En çok ne ağrıma gidiyor?" dedi. "'Amerikalılardan icazet alıp yaptılar.' diyorlar." dedi. "Yahu bir Türk subayı, kendi memleketi ile ilgili bir şeyi Amerikalıya mı soracak?" dedi. Onu hiç unutmuyorum. İnanın, gözlerim yaşardıydı o cevabı verdiğinde.
Kenan Evren demokrasi düşmanı değildi. Kenan Evren'in ve arkadaşlarının yaptığı müdahale, demokrasiyi kurtarmak için yapılan müdahaleydi. O günleri yaşamış normal vatandaşa sorarsanız hepsi, "İyi ki oldu." diyor 12 Eylül için. Ben 12 Eylül gününü hatırlıyorum, o gün öğleden sonra sokağa çıkma yasağı kalktı. Vatandaşlar, sokakta gördükleri askerlere sarılıyorlardı.
Türkiye’yi ele geçirmek istiyorsan ilk yapılacak iş orduyu parçalamak olacaktır. Orduyu devirmedikçe hiçbir şeyi deviremezsin Türkiye’de.
İsrail, Yahudi yerleşimlerini bir insan kalkanı olarak kullandığında "iç düşmanları"ndan daha az bir fanatizm sergilemiş olmuyor. İsrail ordusuna ulus adına değil Tanrı adına savaşan muhafazakâr Yahudiler sızmış durumda. İsrail ordusunun Hamas'ın füze tacizlerine karşı gösterdiği orantısız şiddet bu akıl tutulmasının işaretidir.
Asker, orduya alınır, giydirilir, silahlandırılır, eğitilir; uyur, yer, içer ve yürür. Bütün bunlar, sadece uygun yerde ve uygun zamanda savaşmak içindir.
Savaşta muharebe, bireylerin bireylere karşı teke tek kavgası değildir; aksine daha çok teşkilatlanmış bir bütünün kavgasıdır.