Şu zor karantina günlerinde en şanslı olanlar, işlerini evlerinde de yürütebilenlerdir. Biz yazarlar da bu şanslılardan sayılırız; olağan günlerde sahip olmadığımız kadar zamana sahibiz; bol bol okuyor ve yazmaya çalışıyoruz.
- Henüz kategori yok.
-
Dundee, Yeni Teknik Direktör Rohl Yönetimindeki Ranger…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Kayserispor Karşısında Galibiyet Serisini …09.11.2025
-
Real Madrid, Vallecas Deplasmanında Liderliğini Garant…09.11.2025
-
Perihan Savaş, Kaybettiği Eşi Yılmaz Zafer'i 30 Yıl So…09.11.2025
-
Zirve Mücadelesinde Kritik Randevu: Çorum FK - Iğdır F…09.11.2025
-
Real Madrid, Vallecas Deplasmanında Xabi Alonso Liderl…09.11.2025
-
Grammy Adaylıkları Açıklandı: Justin Bieber 'Swag' ile…09.11.2025
-
Militão'dan Real Madrid'e Müjdeli Haber: Rayo Vallecan…09.11.2025
-
Yardımsever Baby2Baby Galasında Serena Williams Onurla…09.11.2025
-
Kocaelispor, Galatasaray Karşısında İlk Yarıyı Önde Bi…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#okumak
Kitaplar, benim sevgili dostlarım, gerçek yol gösterenlerimdir. Çünkü ikiyüzlülük etmeden bana görevimi hatırlatırlar.
Mevcut kitapların onda dokuzu saçmadır ve okunabilecek kitaplar da bu saçmalığı ispat edenleridir.
Japonlar, kitapları sonuna kadar okuyamayıp yığma huyuna bir isim bile vermişler: Tsundoku!
Bazıları kitabı kalınlığıyla ölçer, sanki kafayı değil de kolları çalıştırmak için yazılmışçasına.
Hep şunu söylerim, tarih dizilerden öğrenilmez, mutlaka kitap okunması gerekir. Bizim de içinde bulunduğumuz projeler, diziler kışkırtıcı bir etki yapıyor. Buradan yola çıkarak gençlerimizin tarih kitaplarına, tarihi romanlara yöneldiğini görüyorum. Gençliğin kitap fuarlarına ilgi ve alaka göstermeleri çok sevindirici. Diyarbakır'ı bu açıdan çok zenginleşmiş buldum. Her sene biraz daha gelişiyor, her sene imza saatlerimiz biraz daha da uzuyor. Bu gençliğimizin okuduğunu, kendi tarihini, kadim kültürünü, değerlerini yeniden keşfettiğini gösteriyor. Bu Türkiye'miz açısından da çok müthiş bir zenginlik.
Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beri kandırılıyor, kimler tarafından kandırılıyor? Önce bunu bilmeliyiz. Çünkü ne yazık ki halkımız okumuyor, geçmişe ilişkin bilgisi hemen hemen hiç yok; öğrendiklerini de hemen unutuyor.
2004'te demişiz, bütün dış politika metinlerine yazmışız, Kılıçdaroğlu yeni fark etmiş. Kılıçdaroğlu'nun problemi ne biliyor musunuz? Okumuyor, okuma özürlü. Bir de hafıza özürlü. Dışişleri Bakanıyken bir gazeteci mülakatta kendisine sordu, 'Davutoğlu'nu çok eleştiriyorsunuz, acaba kitabını okudunuz mu?' dedi. Dediği şey şu, 'Okumadım ama özetini verdiler.' Okuma özürlü, özetten kitap anlaşılır mı?
Bazı kimseler vardır ki, bunlar hiç ara vermeden kitap okurlar. Okuduklarından bir netice çıkarmaksızın devamlı okuyup dururlar. Bu kimselerde bir yığın bilgi vardır. Fakat beyinleri bu bilgileri bir esasa göre tasnif edip değerlendiremez. Bir kitabın bütün içeriğini adeta ezberlerler. Kabiliyetleri, okudukları kitabın içinden ayrıntıyı atıp, esası zihinlerinde tutmaya ve bu bilgi özünü ilerde kullanmaya yetmez. Kitap herkesin kendi mesleğinin veya idealinin tespit ettiği muayyen bir sınırı doldurmak için değerli bir vasıtadır. Kitaplar hayat mücadelesine atılmış olanlara veya büyük ideal sahiplerinin geniş ufuklarına, yeni ufuklar katmakta yardımcı olurlar. Demek ki okumak bir gaye değildir. Okumanın ve bilgi edindikten sonra mütalaada bulunmanın hedefi, dünya hakkında genel bir fikre ve görüşe sahip olmaktır. [...] Ben küçük yaşımdan itibaren okurdum, yani iyi okumaya alıştım. Bu işte hafızam ve aklım bana büyük çapta yardımcı oldular. Bu sayede Viyana'da geçen günlerim benim için çok verimli oldu. Her gün gördüğüm yeni manzaralar beni devamlı olarak incelemeye ve okumaya itti. Gerçeği nazari olarak, nazariyatı ise gerçekle tetkik, tahkik ve tahlil ettiğim için, kuramsal bilgilerle kafamı doldurmadım. [...] Bir kitap veya dergide, gazetelerde veyahut bir broşürde kendi özel ihtiyaçlarına cevap veren bir malzemeyi görüp, ayrıntının arkasından çekip alabilen kimse, okumayı bilen, okuduğunu anlayan kimsedir. Bu kimsenin kendisi için faydalı olduğunu anladığı bilgi özü, herhangi bir husus için, derhal zihinde oluşan hayalin içinde yerini bulur. Bu bilgi özü ya o düşünceyi ya da hayali tamamlar veya düzeltir, veyahut da onu açıklığa kavuşturur. Okumayı bilerek yapmış olan kimse hayat mücadelesi sırasında bir şeyle karşılaşırsa, hafızası yıllar önce de olsa çok eskiden elde ettiği fikir ve bilgiyi onun zihnine getirir. Muhakeme sahibi olan kimse de derhal bu bilgi ve fikirleri mantığına göndererek olay karşısında tavır alır. İşte okuma böyle yapılırsa bir yarar sağlar.
Okumak uçmaktır: tarihin geniş arazileri, insan çeşitliliği, fikirler, paylaşılan deneyim ve birçok soruşturmanın meyveleri üzerinde bir görünüm veren bir bakış noktasına uçmaktır.