#okumak

Hep şunu söylerim, tarih dizilerden öğrenilmez, mutlaka kitap okunması gerekir. Bizim de içinde bulunduğumuz projeler, diziler kışkırtıcı bir etki yapıyor. Buradan yola çıkarak gençlerimizin tarih kitaplarına, tarihi romanlara yöneldiğini görüyorum. Gençliğin kitap fuarlarına ilgi ve alaka göstermeleri çok sevindirici. Diyarbakır'ı bu açıdan çok zenginleşmiş buldum. Her sene biraz daha gelişiyor, her sene imza saatlerimiz biraz daha da uzuyor. Bu gençliğimizin okuduğunu, kendi tarihini, kadim kültürünü, değerlerini yeniden keşfettiğini gösteriyor. Bu Türkiye'miz açısından da çok müthiş bir zenginlik.

Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beri kandırılıyor, kimler tarafından kandırılıyor? Önce bunu bilmeliyiz. Çünkü ne yazık ki halkımız okumuyor, geçmişe ilişkin bilgisi hemen hemen hiç yok; öğrendiklerini de hemen unutuyor.

2004'te demişiz, bütün dış politika metinlerine yazmışız, Kılıçdaroğlu yeni fark etmiş. Kılıçdaroğlu'nun problemi ne biliyor musunuz? Okumuyor, okuma özürlü. Bir de hafıza özürlü. Dışişleri Bakanıyken bir gazeteci mülakatta kendisine sordu, 'Davutoğlu'nu çok eleştiriyorsunuz, acaba kitabını okudunuz mu?' dedi. Dediği şey şu, 'Okumadım ama özetini verdiler.' Okuma özürlü, özetten kitap anlaşılır mı?

Bazı kimseler vardır ki, bunlar hiç ara vermeden kitap okurlar. Okuduklarından bir netice çıkarmaksızın devamlı okuyup dururlar. Bu kimselerde bir yığın bilgi vardır. Fakat beyinleri bu bilgileri bir esasa göre tasnif edip değerlendiremez. Bir kitabın bütün içeriğini adeta ezberlerler. Kabiliyetleri, okudukları kitabın içinden ayrıntıyı atıp, esası zihinlerinde tutmaya ve bu bilgi özünü ilerde kullanmaya yetmez. Kitap herkesin kendi mesleğinin veya idealinin tespit ettiği muayyen bir sınırı doldurmak için değerli bir vasıtadır. Kitaplar ha­yat mücadelesine atılmış olanlara veya büyük ideal sahiplerinin geniş ufuklarına, yeni ufuklar katmakta yardımcı olurlar. Demek ki okumak bir gaye değildir. Okumanın ve bilgi edindikten sonra mü­talaada bulunmanın hedefi, dünya hakkında genel bir fikre ve görüşe sahip olmaktır. [...] Ben küçük yaşımdan itibaren okurdum, yani iyi okumaya alış­tım. Bu işte hafızam ve aklım bana büyük çapta yardımcı oldular. Bu sayede Viyana'da geçen günlerim benim için çok verimli oldu. Her gün gördüğüm yeni manzaralar beni devamlı olarak incelemeye ve okumaya itti. Gerçeği nazari olarak, nazariyatı ise gerçekle tetkik, tahkik ve tahlil ettiğim için, kuramsal bilgilerle kafamı doldurmadım. [...] Bir kitap veya dergide, gazetelerde veyahut bir broşürde kendi özel ihtiyaçlarına cevap veren bir malzemeyi görüp, ayrıntının arka­sından çekip alabilen kimse, okumayı bilen, okuduğunu anlayan kimsedir. Bu kimsenin kendisi için faydalı olduğunu anladığı bilgi özü, herhangi bir husus için, derhal zihinde oluşan hayalin içinde yerini bulur. Bu bilgi özü ya o düşünceyi ya da hayali tamamlar veya düzeltir, veyahut da onu açıklığa kavuşturur. Okumayı bilerek yapmış olan kimse hayat mücadelesi sırasında bir şeyle karşılaşırsa, hafızası yıllar önce de olsa çok eskiden elde ettiği fikir ve bilgiyi onun zihnine getirir. Muhakeme sahibi olan kimse de derhal bu bilgi ve fikirleri mantığına göndererek olay kar­şısında tavır alır. İşte okuma böyle yapılırsa bir yarar sağlar.

Liste
Yükleniyor…