#nefret söylemi

"Seni sevmeyen ölsün." pankartını tasvip etmedim ve beğenmedim. Bir daha rica edeceğim vatandaşlarımdan, böyle kötü talepte bulunmasınlar. Hatta şöyle yapsınlar: "Seni seven de sevmeyen de çok yaşasın." desinler. Çünkü bir insanın muhakkak seveni de vardır, sevmeyeni de vardır. Sevmeyen insanlara böyle kötü sözler söylemek bize yakışmaz. Onun için ben bir daha böyle pankart görmek istemiyorum.

Ne öğretmemiz ve nasıl öğretmemiz gerektiğini eğitimciler söylüyor. Bir yerde hata mı yapıyoruz. Yoksa öğrettiklerimiz mi yanlış, yoksa eğitim bilimciler politikacıların esareti altında mı? Soruyorum. 21.yy’da halen nefret tohumları neden atılıyor? Halen savaşlar neden var? Halen medeniyetlerin çatışmasından bahsediyoruz. Doğayı halen neden bu kadar kirletiyoruz? Acaba ürettiğimiz güzellikler arasına farkında olmadan birileri zehir tohumları mı ekiyor.

Bu düzensiz göçmenler.. Bunların nereden geldiğine dair kimsenin bir fikri yok. Cezaevlerinden, akıl hastanelerinden, tımarhanelerden geldiklerini biliyoruz. Terörist olduklarını biliyoruz! Hiç kimse şu anda tanık olduğumuz gibi bir şey görmedi. Bu ülkemiz için çok üzücü. Ülkemizin kanını zehirliyorlar. Durum çok kötü ve bu kişiler hastalık taşıyarak geliyor.

Biz eskiden sokağa çıkardık, taraftarımız bizi çok severdi. Karşıdaki muhalifler de saygı duyardı. Şimdi bir nefretle bakış seziyorum. Kemikleşme, kamplaşma var. Bu bizim yüzde 50 oyumuza engel olmaz. Ama Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir. Biz yumuşatmalıyız. Siyasette yumuşak dil çok önemlidir. Bağırarak, çağırarak, küçülterek, onu güçsüz kılarak bir noktaya getirdiğiniz zaman, misal doğru mudur bilmiyorum ama kediyi çok sıkıştırırsanız sonunda yüzünüzü cırmalar.

Liste
Yükleniyor…