#masal

Bir takım ahmaklar, “Özbekler Tekkesi olmasa, Anadolu'ya kimse gidemeyecekti” izlenimini veriyorlar, tarihi tahrif ediyorlar. Anadolu mücadelesinde, Konya’daki Yirminci Kolordu’nun, başında Ali Fuad Paşa vardı ve Erzurum’daki dokuzuncu kolordunun, başında Kazım Paşa vardı, askere fazla ihtiyacı olmamıştır. İkincisi, her yerde Teşkilat-ı Mahsusa vardı, adamları vardı ve bunlar Anadolu’daydı. Kaldı ki Anadolu ile İstanbul arasında sınır ve sınır muhafızları da yoktular; o halde, Özbekler Tekkesi masalını , tarih yazımını judaize etme çabası olarak anlamak durumundayız. Tahrifattır.

Hayatın aslında bir masala benzediği doğruymuş.

Dünyada bilinen tüm tanrısal inançları inceledim ve hepsi masallara ve mitolojilere dayanıyor.

Bir adamın mutlak inancı başka bir adamın masalıdır.

Bu nasıl bir ülkedir ki Sevgi Masalı bilen tek bir kişi bulunmuyor?

Bu topraklar masal gibi.

Çocukluğumun en eski hatırası bir ağustos şenliği gecesidir. Bu hatıra, görülmüş bir şeyden ziyade vaktiyle dinlenmiş bir masalın hayalde bıraktığı izlere benzer: Bu dünyada başka bir âlemde ucu bucağı olmayan bir bahçe... Ağaçlarında renkli fenerler yanıyor. (...) Bana öyle gelir ki, ezel karanlığından o gece doğdum.

Din açık olsaydı, cahiller için daha az çekici olurdu. Onlar için, karanlık ve esrarlı şeyler, korkular, masallar, kerametler ve sürekli olarak beyinlerini işletecek, yoracak, akla sığmaz şeyler gereklidir. Romanlar, inanılmaz cin ve cadı hikayeleri, sıradan insan ruhu için, gerçek tarihlerden daha çekicidir.

Kutsal Kitap da bir peri masalı, ya da peri masalı özünü benimsemiş daha büyük bir hikâye içeriyor. Ancak bu hikâye tarihe geçmiştir. Ve de gerçeklikle fazlasıyla tutarlıdır. İnsanın doğruyu bulacağı başka bir masal yoktur ve inançsız kişiler bile kendi yararları doğrultusunda gerçek olduğunu kabul etmiştir. Sanatı konusuna gelince (Kutsal Kitap'ın), son derece ahenkli bir sanatı vardır, yani yaratılıştır. Bu yüce bir hikâyedir ve doğrudur. Sanatı onaylanmıştır. Sahip tanrıdır, meleklerin ve insanların.-ve de Elf'lerin. Efsaneler ve geçmiş bir araya geçmiş ve kaynaşmıştır.

Masallar masal, mitler mit, mucize denilenler de şairane hikayeler olarak öğretilmeli.

İnsanlar ne kadar hüzün veya mutluluk anları yaşasa bütün varlıklar, bütün hayat rüyaları, bütün aşk tatları işte bu idi. Bir varmış bir yokmuş.

Her insanın hayatı, tanrının yazmış olduğu bir peri masalıdır.

Hayatın kendisi en harika masaldır.

Zavallı küçük kız bilmiyordu ki, aynı kudretle birbirine bağlı olan büyük aşkların hepsi masallardadır.

Sineklidağ burası,
Şehre tepeden bakar,
Ama şehir ırakta,
Masallardaki kadar.

Dinler bilince ait muazzam peri masallarıdır.

Peri masalları, çocuklara, ejderhaların var olduğunu öğretmez. Çocuklar ejderhaların var olduğunu zaten bilirler. Peri masalları, ejderhaların öldürülebildiğini öğretir.

Dünyaki dinlerin basit masalları, çocuklara anlatılan masallar gibi görünmeye başladı.

Dünya baştan başa aslı olmayan bir masaldan başka bir şey değildir.

Bak bir varmış bir yokmuş eski günlerde, Tatlı bir kız yaşarmış boğaz içinde.

Aşkın en iyi tarifi Binbir Gece Masalları'nda yapılmıştır ve aşk daha çok 'Doğulu' bir kavramdır.

Kutsal kitaplar, sadece herhangi bir yaşın üretebileceği ve gerçekten de ürettiği gibi boş bir masallar kümesidir.

Din eskilerin icat ettiği bir masaldır.

Bir gün masalları tekrar okumaya başlayacak kadar yaşlanacaksın.