#laiklik

Demokrasinin korunacağı ve hatta genellikle aydınların İslamî düşüncelere sahip olmadığı bir ülkede, milyonlarca halkın Hıristiyan veya başka bir dine intisap etmiş olan Türkiye, Hindistan ve Endonezya’da olduğu gibi halkının bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede bu din-devlet birliğini nasıl gerçekleştirebiliriz? Eğer halkının önemli bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede hükümet olsanız, nasıl devletin bir İslamî devlet, anayasanın bir İslamî anayasa ve tüm kanunların İslam şeriatının kanunları olacağını söyler ve buna göre karar verebilirsiniz? Eğer Hıristiyanlar ve diğer din mensupları, sizin kararınızı kabul etmezlerse, ne yapacaksınız? Eğer o ülke aydınları bunu kabul etmezlerse ne yapacaksınız? Kendi kararınıza uymak için onlara zor mu kullanacaksınız? Silah ve toplarla onları buna boyun eğdirmek için diktatör rolü mü oynayacaksınız? Onları tamamen elimine etmek istemiyorsunuz, öyle değil mi? Günümüz, modern bir devirdir ve eski zamanların uygulamalarında görüldüğü gibi insanların birbirlerini yok ettikleri bir devir değildir!

Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.

Köktenciler binaları yıkmaktan daha fazlasını istiyorlar. Bu tür insanlar, kısaca açıklamak gerekirse; ifade özgürlüğünü, çok partili bir politik sistemi, yetişkin insanın evrensel sorunlarını, hesap verebilir bir hükümeti, Yahudileri, homoseksüelleri, kadın haklarını, çoğulculuğu, laikliği, kısa etekleri, dans etmeyi, sakalsızlığı, evrim teorisini, cinsiyeti yok etmek istiyorlar. Onlar zorba kişiler, Müslümanlar değiller. Köktenciler bizim hiçbir şeye inanmadığımıza inanıyorlar.

Laiklik, kategorik olarak, dindarın kamusal alanda konuşamayacağını veya kamusal yaşamda söz sahibi olamayacağını söylemez. Bu, tek başına dinin kamusal yaşamda ayrıcalıklı bir söz hakkı vermemesi veya onun üzerinde daha büyük bir etki yaratmaması gerektiğini söylemekle ilgilidir. Gerçekten bu kadar basit.

Esbab-i mûcibeden sonra gelen 3 madde kâfi değildi. Buna bir gün sonra diğer 3 madde daha ilâve ettim. Tekemmül etti. Teşkil edilen bir Encümen bu altı maddeyi iki madde halinde cem etti. Vâkia ikinci Grub maddeleri kısmen kendisine atfetmiş ve Encümen mazbatasında da böyle geçirtmiş ise de, benim ilâvem onların teklifinden bir gün evvel gazetelerde bile intişar etmişti. İttifâk-ı âra ile kabul edilen bu takririme «1 Teşrinisâni Kararı» adı verildi. Bu takrirle Pâdişahlık lağv, hâkimiyet bilâ kayd-ü şart Millete naklediliyor, Hilâfet Devlet'ten ayrılıyordu. İşte bu suretle bu mühim inkılâb husûle geldi. Bunun üzerine Vahideddin yükte hafif, kıymette ağır nesi varsa alelacele toplayıp etrafındaki Çerkesler'le beraber ve ingilizler'in delâleti ile bir ingiliz harp gemisine girip ecnebî memleketine kaçtı. İşte bu hâin ve uğursuz Pâdişah'ın kaçmasiyle de Türkiye'de Osmanlı Hânedânı da göçtü. Demek ki Türkiye bu güne kadar Selçuk Hânedânı, Osmanlı Hânedânı, Hâkimiyet-i Milliye olmak üzere üç devir geçirmiş oldu. Bu vak'a ile millet, vergi suretinde parasını alıp saraylarda keyif ve sefahatla yiyen, çıplak milletin hiçbir derdine derman olmıyan, bilâkis millete zulüm eden bu «pâdişah» adını taşıyan müstebit ve sefih insanlardan kurtuldu. Artık kendi kendisini idâre edecektir. Hâkimiyet-i Millîye idârelerin en mükemmelidir. Saâdeti Millet'e bu idâre verecektir. Zaten son zamanlarda bütün dünyadaki meyil ve hareket hâkimiyet-i millîye ve cumhuriyet'e doğrudur. Zaferlerimizi, bu inkılâblarımızı cihân alkışladı. Bunlara bakarak Türkiye'nin hakikaten kurtulduğunu ve büyük bir devlet ve millet olacağını söylediler. Artık eski Osmanlı imparatorluğu münkariz olmuş, yerine yeni bir Türkiye, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti kaim olmuş oldu. Artık bu Devlet'in adı Türkiye'dir. Bu Devlet, lâik bir surette kuruluyor, kanunlar kâmilen lâik olacaktır. Din yalnız umur-u dinîye ile iştigal edecektir. Böyle olmayınca bir devlete bu asırda hayat yoktur. Nitekim bütün Avrupa Devletleri de bunu yapmışlar ve ancak bu sâyede bugün gördüğümüz gibi kuvvetli devletler olmuşlardır.

Liste
Yükleniyor…