- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#laiklik
Hükûmetin yasal güçleri daima birilerine zarar verici niteliktedir. Oysa komşumun "yirmi tane Tanrı var", ya da "hiç Tanrı yok" demesinin bana bir zararı yok. Komşum benim ne cebimden para çalar, ne de bacağımı kırar.
Eğer köktendincilerin bu gelişmelerini frenlemezsek, eğer hiç denetimsiz dilediklerini yapmalarına izin verirsek, eğer sol ve ilericiler her türlü köktencilik ve aşırı tutuculuğa karşı verilen laik ve hümanist savaşıma katkıda bulunmazsa günümüz uygarlığında dev gerilemeler yaşanabilir.
Köktendinci üreticisi fabrikalar olan Medreseler ve Kuran kursları kapatılmalı, laik ve bilimsel bir eğitim teşvik edilmeli. Bu kural hayati.
Demokrasinin korunacağı ve hatta genellikle aydınların İslamî düşüncelere sahip olmadığı bir ülkede, milyonlarca halkın Hıristiyan veya başka bir dine intisap etmiş olan Türkiye, Hindistan ve Endonezya’da olduğu gibi halkının bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede bu din-devlet birliğini nasıl gerçekleştirebiliriz? Eğer halkının önemli bir kısmının gayrimüslim olduğu bir ülkede hükümet olsanız, nasıl devletin bir İslamî devlet, anayasanın bir İslamî anayasa ve tüm kanunların İslam şeriatının kanunları olacağını söyler ve buna göre karar verebilirsiniz? Eğer Hıristiyanlar ve diğer din mensupları, sizin kararınızı kabul etmezlerse, ne yapacaksınız? Eğer o ülke aydınları bunu kabul etmezlerse ne yapacaksınız? Kendi kararınıza uymak için onlara zor mu kullanacaksınız? Silah ve toplarla onları buna boyun eğdirmek için diktatör rolü mü oynayacaksınız? Onları tamamen elimine etmek istemiyorsunuz, öyle değil mi? Günümüz, modern bir devirdir ve eski zamanların uygulamalarında görüldüğü gibi insanların birbirlerini yok ettikleri bir devir değildir!
Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır… Diğer taraftan dinin devletten ayrılması ise dünyayı felaketlerden kurtarır ve dini onun takipçilerinin gönlünde korur.
Ne zaman din toplumu yönetmek için kullanıldıysa, din kralların ve diktatörlerin elinde halkı cezalandırmak için her zaman bir araç olarak kullanılmıştır…
Türkiye, İslam dünyasında başta laikliğiyle tek ve örnekti; bugün de öyledir. Ancak, onu laiklik düşmanlarından kurtarmak gibi bir görev de vardır.
Batıʼda önce Fransa’da yeşeren ve oradan yayılan laiklik, Rönesans ve Aydınlanma Çağı’nın ürünüdür.
Bilim ile din bağdaşmaz; bağdaştırma çabaları ise olsa olsa mizaha konu olur, nitekim olmaktadır. Bunlar, birbirlerini tasfiye etmek zorunda olan ideolojilerdir. Toplumu birleştirici harç din değil, özgürlükler ve demokrasidir.
Köktenciler binaları yıkmaktan daha fazlasını istiyorlar. Bu tür insanlar, kısaca açıklamak gerekirse; ifade özgürlüğünü, çok partili bir politik sistemi, yetişkin insanın evrensel sorunlarını, hesap verebilir bir hükümeti, Yahudileri, homoseksüelleri, kadın haklarını, çoğulculuğu, laikliği, kısa etekleri, dans etmeyi, sakalsızlığı, evrim teorisini, cinsiyeti yok etmek istiyorlar. Onlar zorba kişiler, Müslümanlar değiller. Köktenciler bizim hiçbir şeye inanmadığımıza inanıyorlar.
Din ahlaktır, ahlak olmadan toplum olamayacağına göre, dinsiz tolum da olamayacak, ancak din siyasete alet olursa insanlar canavarlaşır.
Reform, mutlaka gerekir. Adalet reformu, hukuk reformu ve Anayasa değişikliği yerindedir ve yapılmalıdır. Ancak hiçbir zaman unutulmasın, laik demokratik cumhuriyet aleyhine eylemlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından kabul edilmiş bir iktidarın ne reform yapmaya ne de anayasa değişikliği yapmaya hakkı yoktur.
1982 Anayasasının savunulacak bir tarafı olduğunu ben de söylemiyorum. Daha laik daha demokrat bir anayasaya herkes evet der.
İslamcıların hatırı sayılır bir bölümü, Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler ilkesinden hareketle laikliğe karşı. Ancak, bu, onların TC devletinin bazı uygulamalarının laikliğe aykırı olduğundan şikayetçi olmalarına engel teşkil etmiyor.
Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz. Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.
Laiklik, kategorik olarak, dindarın kamusal alanda konuşamayacağını veya kamusal yaşamda söz sahibi olamayacağını söylemez. Bu, tek başına dinin kamusal yaşamda ayrıcalıklı bir söz hakkı vermemesi veya onun üzerinde daha büyük bir etki yaratmaması gerektiğini söylemekle ilgilidir. Gerçekten bu kadar basit.
Esbab-i mûcibeden sonra gelen 3 madde kâfi değildi. Buna bir gün sonra diğer 3 madde daha ilâve ettim. Tekemmül etti. Teşkil edilen bir Encümen bu altı maddeyi iki madde halinde cem etti. Vâkia ikinci Grub maddeleri kısmen kendisine atfetmiş ve Encümen mazbatasında da böyle geçirtmiş ise de, benim ilâvem onların teklifinden bir gün evvel gazetelerde bile intişar etmişti. İttifâk-ı âra ile kabul edilen bu takririme «1 Teşrinisâni Kararı» adı verildi. Bu takrirle Pâdişahlık lağv, hâkimiyet bilâ kayd-ü şart Millete naklediliyor, Hilâfet Devlet'ten ayrılıyordu. İşte bu suretle bu mühim inkılâb husûle geldi. Bunun üzerine Vahideddin yükte hafif, kıymette ağır nesi varsa alelacele toplayıp etrafındaki Çerkesler'le beraber ve ingilizler'in delâleti ile bir ingiliz harp gemisine girip ecnebî memleketine kaçtı. İşte bu hâin ve uğursuz Pâdişah'ın kaçmasiyle de Türkiye'de Osmanlı Hânedânı da göçtü. Demek ki Türkiye bu güne kadar Selçuk Hânedânı, Osmanlı Hânedânı, Hâkimiyet-i Milliye olmak üzere üç devir geçirmiş oldu. Bu vak'a ile millet, vergi suretinde parasını alıp saraylarda keyif ve sefahatla yiyen, çıplak milletin hiçbir derdine derman olmıyan, bilâkis millete zulüm eden bu «pâdişah» adını taşıyan müstebit ve sefih insanlardan kurtuldu. Artık kendi kendisini idâre edecektir. Hâkimiyet-i Millîye idârelerin en mükemmelidir. Saâdeti Millet'e bu idâre verecektir. Zaten son zamanlarda bütün dünyadaki meyil ve hareket hâkimiyet-i millîye ve cumhuriyet'e doğrudur. Zaferlerimizi, bu inkılâblarımızı cihân alkışladı. Bunlara bakarak Türkiye'nin hakikaten kurtulduğunu ve büyük bir devlet ve millet olacağını söylediler. Artık eski Osmanlı imparatorluğu münkariz olmuş, yerine yeni bir Türkiye, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükûmeti kaim olmuş oldu. Artık bu Devlet'in adı Türkiye'dir. Bu Devlet, lâik bir surette kuruluyor, kanunlar kâmilen lâik olacaktır. Din yalnız umur-u dinîye ile iştigal edecektir. Böyle olmayınca bir devlete bu asırda hayat yoktur. Nitekim bütün Avrupa Devletleri de bunu yapmışlar ve ancak bu sâyede bugün gördüğümüz gibi kuvvetli devletler olmuşlardır.
Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar. Mümkün değil, ikisi bir arada olamaz.
İki tane ayyaşın yaptığı yasa, sizin için muteber oluyor da inancın emrettiği bir gerçek, bir vakıa niçin sizler için reddedilmesi gereken bir olay hâline geliyor?