- Henüz kategori yok.
-
Inter Miami - Nashville SC Playoff Serisinde Final: Kr…09.11.2025
-
Tekirdağ'da Kapsamlı Elektrik Kesintileri Duyuruldu: İ…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#i̇srail
İsrail, umudun çocuğu ve yiğidin evidir. Ne zorluklarla kırılabilir ne de başarı ile morali bozulabilir. Demokrasinin kalkanını taşır ve özgürlüğün kılıcını onurlandırır.
Geleceğe bakarken, Orta Doğu'daki bu şiddet döngüsüne artık son vermeliyiz. İsraillilerin ve Filistinlilerin yan yana; iki devletli bir çözümde eşit ölçüde özgürlük ve onurla, iki halkın kendi devletlerinde yaşayabilecekleri çözümü sürdürme kararlılığımızı her zamankinden daha fazla korumamız gerekiyor.
Şu ana kadar hiçbir ABD Başkanı, İsrail devletinin korunması için dostum Obama'nın yaptığı kadarını yapmadı.
Eğer dünyada bir İsrail var olmasaydı, bir İsrail icat etmek zorunda kalırdık. İsrail yoksa, dünyada güvende olan tek bir Yahudi de yoktur.
İsrail'in ülke egemenliğine yönelik bir dizi ihlalleri ve Suriye'ye yönelik saldırılarında Lübnan hava sahasını kullanmasının ardından gelen bu yeni ve tehlikeli saldırı, Lübnan'ın güneyindeki sükunete dair büyük bir tehdit teşkil ediyor.
Dünya barışı Orta Doğu barışından geçmektedir. Orta Doğu'da akan kan durmadıkça dünyaya da barış gelmeyecektir. Kudüs ve Mescid-i Aksa çevresindeki 'Yahudileştirme' operasyonlarını hız kesmeden sürdüren İsrail'in esas amacı zamanla oradaki Müslüman ve Hristiyan toplumu bölgeden tecrit etmek, uzaklaştırmaktır. Bu bir Yahudileştirme projesidir. Tarih, halkları sokaktayken hala sessiz kalan Arap liderlerini kara sayfalarına yazacaktır. İsrail askeri operasyonlarını derhal durdurmalı, başta Şeyh Cerrah Mahallesi olmak üzere işgale, yeni yerleşim alanları açılmasına son vermelidir. Evleri elinden alınan Filistinlilerin evleri geri iade edilmeli, Mescid-i Aksa girişlerine konulan barikatlar kaldırılmalıdır. İnanç ve ibadet hürriyetine getirilen kısıtlama ve yasaklara derhal son verilmelidir. Filistin halkının topraklarındaki her türlü işgal, ilhak, haksızlık ve adaletsizlikler son bulmalı, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik eylemleri engellenmelidir.
Bir iç, bir de dış tehdit var. Dış tehdit, Amerika ve İsrail'in Filistin meselesinin içini boşaltma karar ve çabalarıdır. İç tehdit ise düşmanla (İsrail) normalleşme talep edenler ve Filistin halkını arkadan hançerleyenlerdir.
Müslümanlar savaşıp kaybedebilirler, sonra yine gelip tekrar savaşabilirler. İsrail ise sadece bir kere kaybedebilir.
Ulu Tanrı'nın sözleri sürekli aklımda; 'Git Filistinlilere devletlerini, İsraillilere güvenliklerini sağla ve Orta Doğu'da barışı sağla'. Ve Tanrı'ya yemin ederim ki, bunu yapacağım!
Ve Suriye ile ilişkileri germek için mükemmel bir zamanlama... Çünkü Suriye diken üstünde. Hafız Esad hasta. Altında kıyasıya bir iktidar mücadelesi var. Ülke karışıklığın eşiğinde. Dünyanın bu en büyük teröristi, şimdi iç sorunlarıyla uğraşıyor. Türkiye, başına PKK belasını saran bu ülke ile didişmek için en güzel zamanı seçti. İsrail alttan, Türkiye üstten bastırırsa, hem Türkiye'nin hem de Ortadoğu'nun baş belası, kendi başındaki beladan başkasıyla uğraşamaz olacak. (1998 yılında yazdıkları.)
İran, Saddam Hüseyin’in Irak’ı ortadan kalktıktan sonra İsrail’e karşı en ciddi tehdit. ABD, bu çerçevede İran’ı Orta Doğu dengeleri açısından bir hedef olarak görüyor.
Yahudilikte de şeriatçılık vardır. Tevrat da dünya işlerini düzenler. Fakat İsrail, Tevrat çağına dönmediği için iki buçuk milyonla, yedinci Hicaz asrından ayrılamayan altmış milyon Müslümanı dövmüştür.
İsrail istediği kadar güçlü olsun/görünsün, kazanan, haklı olan ve direnen Filistin halkı olacak.
1991 Körfez Savaşından bu yana PKK'nın ABD emperyalizmi ve İsrail'e karşı tek bir tavrını getirin, getiremezsiniz. 1991'den itibaren PKK merkez yönetimi, stratejisini ABD-İsrail ekseninde kurmuştur. Gerçekçidir, başka türlü kurması da beklenemez. Nitekim PKK yöneticileri, özetle şunu vurguluyorlar: 'ABD geldi, Irak'ı işgal etti, kuzeyde bir devlet kurdu. Böylece Diyarbakır merkezli Kürdistan'ı kurmanın modeli de oluşmuştur.'
Sayın büyükelçi öyle bir tablo çiziyorsunuz ki sanki Gazze güllük gülistanlık, bir yıl önce yerle bir edilmedi, o kadar insan çocuk ölmedi ve şu anda bu gidenlerde sanki Gazze'ye sadece İsrail'e karşı dünyaya propaganda yapmaya gidiyor. Size güvenmiyorlar sayın büyükelçi. Goldston raporunda belirtilen tespitler üzerine herhangi bir soruşturma ya da yargılama yapmayı düşünüyor musunuz? Kendi hükümetinizin ordunuzun içinde…
İsrail, Yahudi yerleşimlerini bir insan kalkanı olarak kullandığında "iç düşmanları"ndan daha az bir fanatizm sergilemiş olmuyor. İsrail ordusuna ulus adına değil Tanrı adına savaşan muhafazakâr Yahudiler sızmış durumda. İsrail ordusunun Hamas'ın füze tacizlerine karşı gösterdiği orantısız şiddet bu akıl tutulmasının işaretidir.
Filistin'in işgalinden, Irak'ın işgaline ve şimdi bölünmeye çalışılmasına ve Sudan'ın bölünmesine kadar, hepsi İsrail ve Batı tarafından planlanan ve her zaman Arap dünyamızdaki zorba ve geri kalmış devletler tarafından uygulanan entegre bir olaylar zinciridir. Abdülaziz İbn Abdurrahman el-Faysal [İbn Suud] değil miydi 1915'te Filistin'in 'zavallı' Yahudilere verilmesine itiraz etmediğini İngiltere'ye kabul ettiren? Bu devletler, Ebul Nasır 'fenomeni'nden kurtulmak için bugün hala bedelini ödediğimiz 1967 savaşını kışkırtmadılar mı? Bu devletler Şah yönetimindeki İran'ı desteklemediler mi, ancak devrimden sonra Filistin halkını desteklemeye ve İsrail elçiliğini Filistin elçiliğine dönüştürmeye karar verdiğinde ona karşı durmadılar mı? Bu ülkeler 1981'de 'Kral Fahd Barış Girişimi'ni yapan ve Filistinlileri bunu kabul etmemeleri halinde kan nehirleri akıtmakla tehdit eden ülkelerdir. Filistinli gruplar bunu reddettiğinde, bir yıldan kısa bir süre içinde İsrail'in Lübnan'ı işgali ve FKÖ'nün Lübnan'dan çıkarılması söz konusu oldu, Lübnan için değil İsrail için. Aynı devletler 2002'de verdikleri en büyük tavizle bizi şaşırttı: 'barış karşılığında normalleşme', daha sonra Beyrut zirvesinde 'Arap Barış Girişimi' olarak değiştirildi. İsrail 2006'da Lübnan'a saldırdığında, İsrail ve Batı'yı Lübnan direnişi yok edilene kadar ateşkesi kabul etmemeye teşvik eden ve onları 'maceraperest' olarak nitelendiren de aynı ülkelerdi. Bu uydu ülkeler görevlerinde başarılı oldukları için 'Arap baharı' adı altında kaosu finanse etmekle ve diğer Arap ülkeleri rollerini terk ettikten sonra Arap Birliği'ne liderlik etmekle görevlendirildiler. Arap Birliği'nin kendisi de NATO'yu çağırmak ve buna uymayı reddeden Arap devletlerine kuşatma uygulamak zorunda kaldı. Tüm bu olaylar Filistin davasını tasfiye etmeyi amaçlayan güçlü bir zincir oluşturmaktadır; kuruluşlarından bu yana bu ülkeler tarafından harcanan tüm para bu amaç için olmuştur. Bugün de aynı rolü oynuyorlar: Gazze'de İsrail terörizmi, Suriye'de 83 millete ait terörizm. Yöntemleri farklı olabilir ama amaçları aynıdır.