#i̇nsan hakları

Türk milleti, bu halk her şeyin en iyisine layıktır. O açıdan iyi yönetim ilkelerini bu yıl özellikle daha da vurgulayacağız. İnsan hakları konusunda özellikle bizim gibi muadil kurumlarla daha yoğun çalışacağız. Çünkü Türkiye'nin 2023 yılı hedefleri ancak demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü ve adalet ilkelerinde yükseleceğine inanıyoruz.

Ben Atatürkçüyüm, ben cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, ben insan hakları savunucusuyum... Ben Atatürkçüyüm, ben cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, ben insan hakları savunucusuyum, ben terörün karşısındayım; ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım! Dün sabaha değin araştırararak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın. Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.

Kudüs'te 1500 Filistinli sınır dışı edilmekle karşı karşıya. 200 protestocu yaralandı, 9 çocuk öldürüldü. Güney Afrika'daki yaptırımlar siyahi halkının özgürlüğüne kavuşmasına yardımcı oldu. Filistinlileri özgürleştirmek için İsrail'e yaptırımların zamanı geldi.

Annelerin buradaki direnişi, kamuoyu oluşturmaları son derece kıymetlidir ama üzüntü veren bir tarafı oluyor. 1117 gündür bu anneler karınlarında taşıdıkları çocuklarının 14,15,17, 20 yaşlarda terör örgütü tarafından kandırılarak ya da zorla dağa, terör örgütünün bulunduğu yerlere kaçırılmaları ve aileleriyle, anneleriyle, annelik hukukunu ortadan kaldırmaları karşısında Avrupa'da insan hakları üzerine söylem geliştiren ülkelerin kurumları duyarsız, sessiz oluşları da ibretliktir. Dolayısıyla onların çifte standartlı bu durumları deşifre olmuştur. Annelerimize metanet diliyorum. Buradaki anneler doğurmuş bu çocukları ama buradaki çocuklar hepimizin çocuğu, Türk milletinin çocuklarıdır, anneler de Türk milletinin annesidir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bu olay karşısında hassasiyetimiz son bulana kadar devam edecek.

Dünya barışı Orta Doğu barışından geçmektedir. Orta Doğu'da akan kan durmadıkça dünyaya da barış gelmeyecektir. Kudüs ve Mescid-i Aksa çevresindeki 'Yahudileştirme' operasyonlarını hız kesmeden sürdüren İsrail'in esas amacı zamanla oradaki Müslüman ve Hristiyan toplumu bölgeden tecrit etmek, uzaklaştırmaktır. Bu bir Yahudileştirme projesidir. Tarih, halkları sokaktayken hala sessiz kalan Arap liderlerini kara sayfalarına yazacaktır. İsrail askeri operasyonlarını derhal durdurmalı, başta Şeyh Cerrah Mahallesi olmak üzere işgale, yeni yerleşim alanları açılmasına son vermelidir. Evleri elinden alınan Filistinlilerin evleri geri iade edilmeli, Mescid-i Aksa girişlerine konulan barikatlar kaldırılmalıdır. İnanç ve ibadet hürriyetine getirilen kısıtlama ve yasaklara derhal son verilmelidir. Filistin halkının topraklarındaki her türlü işgal, ilhak, haksızlık ve adaletsizlikler son bulmalı, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik eylemleri engellenmelidir.

Gerçekler suyun yüzüne çıkınca da şaşırıp kaldık. Kürtler de varmış, Kürtçe diye bir dil de varmış, Kürt sorunu diye bir sorunumuz da varmış dedik ama iş işten geçmişti. Onbinlerce insanımız dağlarda öldü, binlerce insanımız faili meçhul cinayetlere kurban gitti, yüzbinler kendi yurtlarında sürgünü yaşadı. Kan ve gözyaşı oluk gibi akarken, kalkınmaya gidecek kaynaklarımız tanka topa tüfeğe yatırıldı. Demokrasi, hukuk ve insan haklarının canına okundu.

Tüm siyasi yaşamım boyunca, susmanın ve görmezde gelmenin hiçbir işe yaramadığını düşündüm. Türkiye'de gözlerimizin önünde sokak ortasında kadınlar güvenlik güçleri, polisler tarafından saçlarından sürüklenirken, darp edilirken, işkence görürken ve gözaltına alınırken kendimi bir milletvekili olarak koruyamam. Bir vekil olarak, bir kadın olarak ve mücadele arkadaşı olarak ezilen kadınları, Erdoğan ve AKP iktidarının ataerkil sistemi nedeniyle ihraç edilen ve işinden edilen sendikacıları, akademisyenleri, gazetecileri korumak için önlerinde siper olmalıyım. Bununla gurur duyarım.

İnsan hakları, kadın hakları ve cins eşitliği bakımından, ezilen halkların, Kürt halkının ve DAİŞ'e karşı Şengal ve Rojava'da savaşan kadınların özgürlük mücadelesi bakımından daha fazlasını yapmam gerektiğini gösteriyor. Türkiye'de cezaevlerinde işkence gören kadınlar için, özgürlük mücadelesinde hayatını ortaya koyan kadınlar için bu yolda yürümeye devam etmemiz gerektiğini gösteriyor. Birlikte bu yolda yürüyeceğiz.

Felsefe va amacı bakımından Anayasa(1961), Devlet'i "kutsal" sayacak olan 1982 Anayasası'ndan farklı olarak, İnsan ve Birey'i yüce bir değer saymakta, bunların ve Toplum'un hak ve özgürlüklerinin uzlaştırılıp geliştirilmesini ana hedef bellemektedir. 27 Mayıs Hareketi ile bundan doğan anayasanın tarihsel misyonu, 1980 askerî müdahalesinden ve 1982 Anayasası'ndan farklı olarak Devlet otoritesini pekiştirmek değil, özgürlük ve demokrasiyi kurumsallaştırmaktır.

Liste
Yükleniyor…