#inanç

Dinci takım, yaratıcı olarak Tanrıya kadar gidildiğinde, en azından kendileri açılarından sorunun çözüldüğüne inanıyor; çünkü bu aşamadan sonra mantık ve akıl yürütmenin gerekli olmaması bu kesimi rahatlatıyor.

Kişi kandırılabilir; devlet kandırılamaz. Çünkü elinde istihbaratı; danışacağı insanlar ve haber almak-izlemek için her türlü araç gereç ve yasal yetkisi vardır. Cemaatin bu meczubuna “artık özledik, seni bekliyoruz; ülkene dön” diyen siyasi erkân hala sırıtarak ekran ekran geziyor. Belli ki körü körüne inanma utanma duygusunu da siliyor…

Değişmez dini kuralları yaşam tarzı olarak kabul eden toplumlar çoğunlukla merak duygularını bastırır. Çocukken anne babamıza, “Tanrı var mı yok mu” diye sorduğumuzda ya bize vurmuş ya ağzımızı kapatmışlardır. Eğer bir çocuk, daha o çağda bazı şeylerin yasak olduğu için düşünülmemesi gerektiğine alıştırılmış ise o çocuğun artık ileride bir doğabilimci olarak yetişmesi mümkün değildir. Değişmez inanç kurallarını ilke kabul eden bir düşünceyle bilim yan yana yürüyemez.

Bugün hangi çocuk doktoruna giderseniz gidin çocuğa bakmadan D vitamini de içeren bir ilaç yazıyor. Bunu muhakkak almalısınız diyor. Burada birisi yanılıyor ya doktor ya da doğaüstü güç. Çünkü akıllı tasarım olsaydı, ana sütü ile birlikte bu maddeler de verilmiş olurdu.

Bir insan yedi yaşına kadar dogmatik düşüncelerle doldurulmuşsa ondan sonra insan beynini açmak çok zor. Bu nedenle çocuk eğitimi çok önemli. Günahlarla, sevaplarla, cinlerle, perilerle yedi yaşına gelmiş birinin düşünce sistemini değiştiremezsiniz, ancak bilgisini artırabilirsiniz.

Eğer bir gün dünyaya ait derdin olursa Rabbine dönüp 'Rabbim çok büyük derdim var' deme! Derdine dönüp 'Çok büyük Rabbim var' de.

Henüz anlaşılmamış biçimde de olsa dinin de toplu yaşama zorunluğundan doğduğu görülür; dinde kutsanmış toplu yaşam biçimleri, anlayıcı ve kavrayıcı düşüncenin yerine geçerek bireyler arasında bağlayıcı öge rolünü oynar.

Liste
Yükleniyor…