Kurduğum hükümetin temel üç hedefi vardı. Teröre karşı mücadele, İsrail'in Yahudi kimliğini temelleştirmek ve Kudüs'te yerleşim inşaatlarına devam etmek. Lapid ve Livni bu ilkelere karşı durdu.
- Henüz kategori yok.
-
Golden State Warriors, Sakatlıklarla Boğuşan Indiana P…10.11.2025
-
İspanya Liglerinde Çifte Heyecan: Barcelona Basketbold…10.11.2025
-
Sahtekarlar Dizisinde Beklenmedik Gelişmeler: Asya ve …10.11.2025
-
Japonya'da 6.8 Büyüklüğündeki Deprem Sonrası Tsunami U…10.11.2025
-
İstanbul'da Hissedilen Sarsıntı: Balıkesir'deki Deprem…10.11.2025
-
Thunder'dan Galibiyet Serisi ve Yaklaşan Grizzlies Maç…10.11.2025
-
YouTube TV ve Disney Arasındaki Kanal Anlaşmazlığı Dev…10.11.2025
-
Dexter'da İmar Gündemi ve Dexter Bulvarı'nda Gazi Günü…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#hükümet
Savaş zamanı size kötü adamın kim olduğunu hükûmetler söyler. Devrim zamanı siz kendiniz karar verirsiniz.
Hakikat diye inandıkları görüşlerin, yasalara karşı suç olarak kabul edilmeleri kadar insanların hoş göremeyecekleri şey yoktur. Bu gibi durumlarda, yasalara nefretle bakmayı ve hükümete karşı elinden geleni yapmayı saygıdeğer hareketler olarak düşünürler.
Bir hükümet söz özgürlüğünü ne kadar kısmaya çalışırsa, ona o kadar karşı konur; bu karşı çıkış elbette açıkgözlülerce değil, iyi eğitimin, sağlam ahlakın ve erdemin daha özgür yaptığı kişilerce olur.
İnsanlar; hükümetin var olduğu işini yapacağına, onları koruyacağına ve ortak refahlarını artıracağına güvenemezse, kalan herşeylerini kaybederler.
Örtülü ödeneği olan günah çıkaramaz. Hiçbir hükümet bu nedenle biz aldatıldık, farkına varmadık, yanıldık gibi kahve ağzıyla günah çıkaramaz. O zaman halka örtülü ödeneği ne için alıyorsun diye sorma hakkı doğar?
Gezi olayları, AK Parti'nin bu olaylardaki kırılganlığı, yaklaşan seçimler, cemaat oklarını üstü kapalı olarak AK Parti'ye çevirirken, AK Parti bu girişimi karşılıksız bırakmamıştır. Yapılan açıklamalar, yaşanan tartışmalar dikkate alınacak olursa, cemaat hükümet ilişkileri tümüyle kopmuş, cemaat açık bir siyasi aktör haline gelmiştir.
İnsanlar tarafından insanlar üzerinde yönetilecek bir hükümet kurmanın en büyük zorluğu şudur: önce hükümetin yönetilenleri kontrol etmesini sağlamalısınız; ve bir sonraki yerde, kendisini kontrol etmeye zorlar.
Hükümetiniz saygın olmadıkça, yabancılar haklarınızı işgal edecek; ve sükuneti korumak için saygın olmalı tarafsızlığı gözetmek için bile güçlü bir hükümete sahip olmalısınız.
Sürekli sorgulama, insanlara fayda sağlayacak olan değil, memnun edecek olandır. Böyle bir hükümette geçici bir çare, kararsızlık ve akılsızlıktan başka bir şey olamaz.
Gerçek özgürlük ne despotizmde ne de demokrasinin aşırı uçlarında bulunur, ancak ılımlı hükümetlerde bulunur.
Hükümetin öldürme, el koyma ve hapsetme hakkını sorgulamıyorsunuz. Özel bir kişi, hükümetin her zaman yaptığı şeylerden suçluysa, onu bir katil, hırsız ve alçak olarak damgalayabilirsiniz. Ancak işlenen şiddet "yasal" olduğu sürece, onu onaylar ve ona teslim olursunuz.
Millî Hükûmetimiz, ağır yaralarını sarmakta kararlıdır. Bu, bizim Alman halkına karşı görevimizdir. Böylece bugün Alman Parlamentosu önünde bize verilen görevi yerine getirebilmek için hepinizden destek istiyoruz.
Millî olmayan bir hükûmet milleti her vasıta ile felâkete götürdüğü zaman, bu milletin her ferdinin millî duygulara kapılarak isyan etmesi hak değil, millî bir görev olur.
Bir hükûmet, milleti her vasıta ile felaketlere götürürse bu milletin her ferdinin isyanı bir hak değil, görevdir.
Demirel-İnönü hükümeti Kürt sorununun çözümünü yine zamana bırakmıştır. Sorunun çözümünü zamana bırakmak yapılabilecek en büyük yanlıştır. ANAP'ın başlattığı çözüme dönük uygulamalar şimdi tamamen durdurulmuştur. ' Milletimiz buna hazır değil' bahaneleriyle somut demokratik adımlardan kaçınılmaktadır. Benim inancım odur ki, Kürt meselesi Türkiye'nin en önemli gündem maddesi haline gelmiştir. Şırnak'ta Cizre'de Nevruz kutlaması bahanesiyle 80-90 kişi ölüyorsa ve Türkiye basınıyla, aydınıyla 'İşbaşında DYP- SHP koalisyonu var' diye susuyorsa, bu, çok büyük sorunlara gebeyiz demektir. Eğer Kürt sorununa ciddi teşhis konmaz, ciddi çözümler uygulanmazsa Türkiye iç harbe sürüklenir. Herkes korkup sessiz kalırsa Türkiye felakete doğru gidecektir. Şehit olan her asker ve polisten sonra Kürtlere karşı ayrımcılığın arttığının belirtileri vardır. Hızla artan bu gidişi durduramazsak iç savaşa sürüklenmemiz kaçınılmazdır.
Artık hükümetlerin özgürlüğü, dinin ahlaki değerleri yok ettiği bir toplumda yaşıyoruz.