#Hitler

Ölüleri düşünüyorum. Halkımızın özgürlüğü ve ekmeği için umutsuzca çabaladığı yıllarda kurban etmek zorunda kaldığı o milyonlarca ölüyü. Hepsinin üstünde de ölülerin içinde tek birini düşünüyorum: Nasyonal Sosyalist Reich'ının kurucusu Adolf Hitler'i. Sadakatleri hiç sarsılmamış olan milyonlarca insanla şu anda kendimi bir olmuş hissetmekteyim. İnsanca yaşamayı hak ettikleri halde ölüme mahkûm edildikleri için ölen insanları ve bunların başında da Mareşal Göring ile diğer Nürnberg kurbanlarını düşünüyorum. Burada toplanmış olan sizlerin, Hareket liderlerinin saflarınızda çok boşluklar var. Burada olmayanlardan bir kısmı savunmaları için kendilerine verilen bir bölgeyi kahramanca savunurken öldüler, bir kısmı da kendi elleriyle ve yine diğer bir kısmı da adalet kisvesi altında öldürüldüler. Bunlar arasında tüm halkımızca çok iyi tanınan ve gerek savaşta gerekse barışta millet için sadakatle çalışmış insanlar vardır. Savaşın son günlerinde ve bitiminden hemen sonra kendi hayatlarına son verenleri düşüyorum. Kocaları ile birlikte kendilerini öldürmeleri önlenemeyen kadınların temsilcisi olarak burada Führer'in karısının adını anmak isterim. Kocasının kaderini beş çocuğu ile birlikte paylaşan Bayan Goebbels'i düşünüyorum. Analar kendilerini öldürürken, açlıktan ölmelerine katlanamadıkları çocuklarını da götürmüşlerdir bu dünyadan...

Milletimin binlerce yıllık tarihinde getirmiş olduğu en büyük evladının [Hitler] hizmetinde çalışmaktan büyük ayrıcalık duydum. Eğer hayatımın bu bölümünü silme gücü bende olsaydı, yine de yapmazdım. Mutluyum ki, Führer'in sadık bir takipçisi, bir Alman ve bir nasyonal sosyalist olarak milletime karşı bütün görevlerimi yerine getirdim. Hiçbir şeyden pişman değilim. Eğer her şeye yeniden başlama şansım olsaydı, sonunda korkunç bir ölüm olacağını bilsem de yine yaptıklarımı yapardım. İnsanların ne düşündüğü umurumda değil. Mahşer günü iradesi sonsuz olan Tanrı'ya hesap vereceğim. Yalnızca 'O'na hesap vereceğim ve biliyorum, 'O' beni affedecek.

O günden beri birçok general ile görüştüm. Bunların hepsi, daha çok yakınlarda Polonya Seferi'nde ehliyetlerini ispatladıklarını ve Almanya için hayatlarını tehlikeye koyduklarını ve bu seferi, üç haftayı pek az aşan kısa bir süre içinde sonuçlandırdıklarını, buna rağmen hükümetin ileri gelen önemli kişilerinin arasında kendileri hakkında böylesine apaçık güvensizliğinin bulunmasından duydukları hayret ve tepkiyi dile getirdiler. Önümüzde bulunan, Batılı devletlerle ciddi bir savaş tehlikesi çerçevesinde en yüksek kademedeki önderler arasındaki böylesine önemli bir anlaşmazlığın ortadan kaldırılmasının zorunlu bulunduğuna inandıklarını belirttiler. Genç generaller arasında bulunan benim bu meseleyi sizin önünüze getiren kişi kişi oluşuma belki hayret etmiş olabilirsiniz. Üstlerimden birçoğundan bu görevi üzerlerine almalarını istirham ettim, ancak hiçbiri buna istekli görünmedi. Bu nedenle ileride, sizin Kara Ordusu generallerine 'Kendilerine güvenimin olmadığını söyledim ve onlar da bunu kabul ettiler, hiçbiri itiraz etmedi,' demenizi arzu etmiyoruz. Bugün, bu nedenle ve hem haksız hem de hakaret dolu saydığım sözleri protesto ettiğimizi arz etmek üzere huzurunuzda bulunuyorum. Şayet güvenmediğinizi sandığınız bazı münferit generaller varsa bu takdirde onları görevden uzaklaştırmanız gerekir. Önümüzdeki savaş uzun bir savaş olacaktır. Askerî önderliğimiz içinde böyle bir gedik bulunmasını hoş göremeyiz. Bu nedenle 1916'da I. Dünya Savaşı'nda Hindenburg ve Ludendorf'un yüksek komuta makamına getirilmelerinden önceki bunalıma kıyaslanabilecek kritik bir durumdan evvel, karşılıklı güvenin sağlanması gereklidir. O zaman çözüm bulunmasında çok geç kalınmıştı. En yukarı kademedeki önderlerimiz bir kez daha zorunlu tedbirlerin alınmasında çok geç kalınması durumuna düşmemelidirler.

Yemek seçimleri ne olursa olsun Hitler, Almanya'daki vejetaryen akımına karşı az bir sempati duymuştu. 1933'te iktidara geldiğinde Almanya'daki tüm vejetaryen derneklerini yasaklamış, önde gelen isimlerini tutuklamış ve Frankfurt'ta basımı yapılan ana vejetaryen dergisini kapatmıştı. Nazi zulmü, karnivor bir ulus içerisinde sadece küçük bir azınlık olan Alman vejetaryenlerini ya ülkeden kaçmaya ya da kendilerini saklamaya zorlamıştı. Almanyalı barış yanlısı ve vejetaryen Edgar Kupfer-Koberwitz önce Paris'e, sonra da Gestapo'nun kendisi yakalayıp oradan da Dachau Nazi kampına geri gönderdiği İtalya'ya kaçmıştı. Vejetaryen beslenmenin savaş zamanında yaşanan gıda kıtlığı sorununu hafifletmede yardımcı olacak olmasına rağmen Nazi Almanyası savaş süresince işgal ettiği tüm bölgelerdeki vejetaryen derneklerini yasaklamıştı.

Liste
Yükleniyor…