#hegel

Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hız takması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de, düşüncenin kendisi büyüleyicidir. Marx, bu hızda, Hegel ile aynı yerdedir ve düşüncenin gücüne kütle giydirmektedir. Aydın mı, bu noktada hem hegelyen ve hem marksist olandır. Aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır.

Hegel'de maddenin saflaşması ancak kavrama dönüşmesiyle mümkündür. İnsan aklının algılama, anlama ve kavramlaştırma süreci, aslında somutun çözümlemesi demektir. Kavram, bu çözümleme sürecinin en üst aşamasıdır. Kavram, tutulabilecek mükemmeliktir. Sonsuz, hızlıdır. Kavram, sonsuz bir hızla inebilmektedir.

Marx düşüncesinin en zayıf yanı, Hegel'in hiç de diyalektik olmayan anlayışına tütmüyle bağlı olmasıdır. Marx'ta kütleden ışınlanan kavramların hareketinde ve bunların akıl tarafından bilinmesinde hiçbir engel olmasıdır. Üstelik bunların uygun kütlesine sonsuz bir hızla inip girebileceğini düşünüyor.

Avrupa'nın bilgili adamlarına ve filozoflarına: Sizin için Fichte gibi çenesi düşük birisi bütün zamanların en büyük düşünürü Kant'ın eşitidir ve Hegel gibi işe yaramaz, arsız bir şarlatan derin düşünür olarak değerlendirilir. Bu yüzden sizin için yazmıyorum.

Hegel bir yerde, dünya çapında tarihî öneme sahip bütün olay ve kişilerin âdeta iki kere sahneye çıktığından söz eder. Şunu eklemeyi unutur : birinci seferinde trajedi, ikincisinde ise komedi olarak.

Adil düzen, acaba, Platon'un tasarladığı kadar muazzam bir şekilde Hegel tarafından tasarlanmış olabilir mi diye tereddütte kalınabilir. Evet Hegel kesinlikle bunu düşünmüştü ama Platon tarzında değil de Machiavelli tarzında tesis edilmek üzere düşünmüştü. Adil düzenin kendisiyle çelişen bir tarzda tesis edilmek üzere düşünmüştü.

Hegel bir yerde, dünya çapında tarihî öneme sahip bütün olay ve kişilerin âdeta iki kere sahneye çıktığından söz eder. Şunu eklemeyi unutur : birinci seferinde trajedi, ikincisinde ise komedi olarak.

Hegel'i Aydınlanma düşüncesinin büyük ama onu revizyondan geçiren filozofu olarak tanımlamak mümkündür. Toplumsal tarihe hak ettiği yeri tanıdığı gibi, bilim felsefesini de henüz (bir yönüyle) aşılmamış güçte ortaya koymuştur.

Liste
Yükleniyor…