#halk

O çayı içen biri geri zekâlıdır... Ben kendi zekâmla ve felsefemle ölümü, hayatı uzatabilirim, kısaltabilirim, her şeyi yapabilirim. Peki benim köyümdekiler, anasının kuzusu çocuklar, 16 yaşındaki kız o neyi düşünsün, hangi felsefeyi düşünsün? Onun annesi hangi felsefeyle acısını yumuşatsın? Sen kimsin, o acıları onlara tattırabiliyorsun? Bu ülkenin politikacılara, yalancılara ihtiyacı yok. Kendi onuruna sahip çıkmış, kendi kişiliğine sahip çıkmış haline ihtiyacı var.

Sizi açıkça uyarmam gereken kötü bir alışkanlığınız var. Kürsüye kim çıkarsa çıksın, ne söylerse söylesin, hepsini yürekten bir alkışla karşılıyorsunuz! Yaşasın özgürlük deniyor, alkışlıyorsunuz. Yaşasın devrim deniyor, alkışlıyorsunuz. Bu elbette çok doğru bir şey. Ama birisi çıkıp da kahrolsun silahlar dediği zaman gene alkışlıyorsunuz. Acaba silahsız bir devrimin başarıya ulaşma şansı olabilir mi? Kahrolsun silahlar diye bağıran bir kimse acaba nasıl bir devrimcidir? Bunu söyleyen bir konuşmacı devrimci değil, bir Tolstoycu olsa gerek. Ama neci olursa olsun, bir devrim düşmanıdır, halkın özgürlüğünün düşmanıdır. Kazanmak için gerçekten neye gereksinimimiz var? Üç şeye. Bunu iyi kavrayalım ve akıldan çıkarmayalım: Birincisi silah, ikincisi silah, üçüncüsü gene silah.

Yoldaşlar! Kuvvetlerimiz sayısızdır. Kendine haddinden fazla güvenen düşman, bedelini ödediğinde bunu anlayacaktır! Kızıl Ordu'yla omuz omuza binlerce işçi, kolhozcu ve aydın mütecaviz düşmana karşı kahramanca savaşa yürüyor. Halkımız milyonlardan müteşekkil bir kütle olarak ayağa kalkacaktır. Moskova ve Leningrad emekçileri; Kızıl Ordu'ya yardım için, binlerce kişilik Halk Muhafız Alayları kurmaya başladılar bile. Her şehirde buna benzer halk savunma alayları düşman tehlikesine karşı kurulmalı, tüm emekçilerimiz bu barbar Alman faşizmine karşı özgürlüklerini, şereflerini ve ülkelerini korumak için bu yurtseverlik savaşında ayağa kalkmalıdır!

Liste
Yükleniyor…