#hakaret

Yüksek duygulu insanlar, kırılan onurlarının onarılmasına tenezzül etmezler. Çünkü o onarılamaz; çünkü ilişkinin yeniden kurulmasına çalışma yoluyla olacak onarmada, onur bütün bütün kırılır. Ve onun uğrayacağı sonraki darbelerde önceki acılar, artık eski şiddetleriyle duyulmaz olur. İnsan hakarete alışır ve insanlığını yavaş yavaş kaybeder.

Ulan “köpek oğlu köpek!” Ulan pezevenk!.. Ulan kaltak!.. “Demokratik hak”ların “taş”larla, “mo-lotof”larla, “tabanca” ve “bıçak”larla istendiği nerede görülmüş?. Hem saldırıyorsun, hem de “Anneee!.. Polis beni dövdü” diye ciyaklıyorsun!.. Polis niye dövdü seni?.. Nerede dövdü?.. “Çay bahçesi”nden dönerken mi dövdü, yoksa “kütüphane” veya “piknik”ten dönerken mi?.. Ulan, yolda yürüyen adamı polis niye dövsün, niye tazyikli su sıksın? Senin ne “b.k” işin vardı orada?..

“Ermeni tasarısı”nı oylayıp, Türkiye’yi “soykırımcı” gibi göstermek isteyen “ABD Temsilciler Meclisi üyeleri”ne bağıra bağıra şunu söylemek gerekir: “Soykırımcı senin babandır!” Evet, “soykırımın kralı”nı, onların babaları yapmıştır! Amerika’da Kristof Kolomb yapmıştır, Cezayir’de de Gaulle yapmıştır, Irak ve Afganistan’da Bush oğlu Bush, Filistin’de ise Kasap Şaron yapmıştır! “Kıçları meydanda” olan bu “keçi”lerin, bugün kalkıp da “koyun”lara gülmesi, son derece komiktir... Öyle ya; sen önce kendi kıçına, kıçından sarkan “çakıldak”lara bak! Uzun lâfın kısası, önceki günkü oylama; bir anlamda “orospu”ların “namus dersi” vermesine benzemiştir ki; Türkiye’nin “orospu”lardan alacağı “namus dersi”ne ihtiyacı yoktur! Gerekirse, bir “One Minute” de onlara çekeriz!

Liste
Yükleniyor…