Aslında keşke Ferhat Gedik ve Eren Bülbül hayatta olsaydı ve biz bu filmi çekmeseydik. Dolayısıyla buruk başladık ama ‘Bu hikâye tarihe de kalsın’ diyerek içimizi rahatlatıp yolculuğa devam ettik. Aslında hem Gedik’in hem de Bülbül’ün bir kez daha tarihe geçmesi adına bir hareket olduğu için mutluyum, o anlamda umutlu bir film.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#film
Biz bu aleme film oynamaya değil, oynanan filmi bozmaya, yerine yeni bir dünya kurmaya geldik.
Çok sık kabus görürüm. Kenara not alsam, sağlam bir korku filmi çıkar. Yattığım yeri de yadırgarım.
Sinema filmi söz konusu olduğunda bir kere akan sular durur. Hep isterim bunu. Ama şu olmadı, oturup yeni bir proje de tasarlamaya vaktim olmadı. Sürekli meşgul olduğum bir iş bitmeden yenisi gündeme geldi. Böylece ya dizi ya da sinema filmi her zaman meşgalem olmuştur. Daha çok sipariş işler, ısmarlama işler yapmış oldum böylece. Birkaç tane senaryom var çekilmemiş. Kendi isteğimle kaleme aldığım. Yapımcıların ısmarladığı işler yaptım evet ama kendi isteğim hep roman yazmak oldu.
On binlerce, milyonlarca insan beni izler hedefim onların sevgisine layık olmak, farkında olmadıkları; şeyleri göstermek, onları uykularından uyandıracak filmler yaparak onları toplumsal mücadeleye katmak için çalışırım.
Bu filmin gerçekleştirilmesinde çok ağır toplumsal ve doğal koşullar altında, büyük bir cesaret ve özveriyle çalışan tüm YOL arkadaşlarımıza yürekten teşekkür ederiz. Onlar, bu film var oldukça yaşayacaklar.
Bir hikaye düşünüyorsanız, o hikayeyle ilgili ipuçları başka filmlerin, romanların içinde gizlidir. Sizin onu yakalamanızı bekliyor. Onun için yazar arkadaşlara önerim bir dizi, film izlerken yanınızda not defteri bulundurun. Hiç umulmadık, çağrışımlarla dolu olabilir filmler, kitaplar ve sanat eserleri. Bu bir resim olabilir, bir filmde bir adamın veya bir kadının köpeğiyle yürümesi olabilir. Bir iş üzerine çalışıyorsanız, gördüğünüz her şeye 'Burada benim hikayeme yarar ne var?' diye bakın. Kendimden örnek vereyim 'Av Mevsimi' filmi, ressam Yavuz Tanyeli'nin bir deseni üzerinden çıktı. Yani 'Ben sanat filmi yapacağım, bana hırka bulun' diye film olmaz.
Sandy: Sence artık film çekmeyi bırakıp, körlere yardım etmek veya misyoner olmak falan gibi anlamlı bir şeyler yapsam daha iyi olmaz mı? Yabancı: Şunu hemen söyleyeyim ki sende misyoner tipi yok. Asla sürdüremezsin o işi. Ayrıca Superman filan da değilsin, komedyensin sen. İnsanlığa gerçekten hizmet etmek mi istiyorsun? O zaman daha komik espriler yap. (Stardust Memories 1980)
En pahalı alışkanlık selüloit (sinema film şeridi), her 5 yılda bir iğne yemem gerekiyor.
Filmde üslupla ilgili beni özellikle etkileyecek herhangi yeni bir fikre rastlamadım. Bence üslubun özgünlüğüyle ilgili kafa yormak az çok faydasız bir şeydir. Yaratıcı bir zekaya sahip gerçekten özgün bir kişi eski üslupla çalışamaz, değişik bir şey yapar. Diğerleri üslubu daha ziyade yerleşmiş adetler olarak düşünür ve bu adetler dahilinde çalışmaya uğraşırlar.
Anıların yaşına ulaştık. Çocuğum yok, yaşlılığımı tatlandırabilecek torunlarım yok ama filmlerim var...
Kitap, okuyucunun zihninde canlanan bir filmdir. Filmleri izledikten sonra "Ah, kitap daha iyi" deyişimizin nedeni budur.
Boş zamanım yok. İnsanların ‘boş zaman’ diye nitelediği vakitlerde hep mesleğimle ilgili bir şeylerle meşgul oluyorum. Boş zamanımda film izlemiyorum, film izlemek zaten benim işim. Ve ben de herkes kadar çok fotoğraf çekmeyi seviyorum. “Zamanı gelince çocuklarım baksın” diye düşündüğüm şeyleri çekiyorum.
Kitabı filmden daha kıymetli bulanlardanım. Ya da şöyle: Kitabı ille de seyretmek gerektiğine inanmam.
Tarih dediğiniz hadise, sadece geçmişte yaşananlar değil. Biz aslında sadece tarihi film çekmiyoruz. O tarihi film içerisinde, günümüz insanına çok önemli mesajlar veriyoruz.
Ripley'deki rolüm için piyanoda bazı parçalar çalmayı öğrendim ama sonrasında hiçbirini bir daha çalmadım.
İnsanların artık kitap okumuyor olması üzücü. Hayal gücünüzü gerektiren tek şey okumaktır. Bir film izlerken başkasının hayal gücünü kullanırsınız!
Aslolan hikâyedir. O güzel olduktan sonra kimin çektiği tabii ki önemli ama çok da değil, iyi bir hikâyeyi mahvetmek zordur.