#filistin

Diyorlar ki Orta Doğu’da tarafsız olmalıyız, Filistin’de tarafsız olmalıyız. Filistin davası bizim davamızdır. Çanakkale’de şehitleri bulunan Filistinlilere asla sırtımızı dönmeyeceğiz. Dengeler adına strateji adına susan dünyaya rağmen biz Filistin’in hak ve onur davasını dünyaya duyurmaya devam edeceğiz.

İnsanlık tarihinin en büyük musibeti olan bu Yahudiler, öncelikle içimizdeki Yahudilerle, içimizdeki Yahudileşenlerle birlikte Osmanlı imparatorluğunu yıktılar. Osmanlı imparatorluğunu yıkarak Filistin’e giden, yani Filistin işgaline, Filistin’de bir Yahudi devletine giden yolu açtılar. Eğer Osmanlı yıkılmasaydı, Sultan Abdulhamid, tahttan indirilmeseydi bugün Filistin ne işgal edilir, ne Filistin’de bir Yahudi devleti kurulabilir, ne de o aziz topraklar kan gölüne çevrilirdi.

Açlık grevine başlama kararı aldık, çünkü İsrail bize başka bir seçenek bırakmadı. İsrail'in, yargısız olarak tutuklamaya devam ettiği Filistinli milletvekillerden 13'ü hala tutuklu bulunuyor. İsrailli parlamenterler, kışkırtmalarda bulunarak tutuklanmamızı destekledi. Bunlar, şu anda ise uluslararası platformlarda aranızda oturuyor ve bizleri bu haklardan mahrum bırakıyor.

Kudüs'te 1500 Filistinli sınır dışı edilmekle karşı karşıya. 200 protestocu yaralandı, 9 çocuk öldürüldü. Güney Afrika'daki yaptırımlar siyahi halkının özgürlüğüne kavuşmasına yardımcı oldu. Filistinlileri özgürleştirmek için İsrail'e yaptırımların zamanı geldi.

Ey yürüyenler Eğreti sözcükler arasında! Sizden kılıç - bizden kan Sizden çelik ve ateş - bizden can Sizden yeni bir tank - bizden taş Sizden gaz bombası - bizden yağmur Bizim üstümüzde de aynı gök, aynı hava Kanımızdan alın hissenizi, çekin gidin Danslı, yemekli bir akşam partisine gidin Bize düşen korumaktır şehitler gülünü Bize düşen yaşamaktır dileğimizce

Geleceğe bakarken, Orta Doğu'daki bu şiddet döngüsüne artık son vermeliyiz. İsraillilerin ve Filistinlilerin yan yana; iki devletli bir çözümde eşit ölçüde özgürlük ve onurla, iki halkın kendi devletlerinde yaşayabilecekleri çözümü sürdürme kararlılığımızı her zamankinden daha fazla korumamız gerekiyor.

Dünya barışı Orta Doğu barışından geçmektedir. Orta Doğu'da akan kan durmadıkça dünyaya da barış gelmeyecektir. Kudüs ve Mescid-i Aksa çevresindeki 'Yahudileştirme' operasyonlarını hız kesmeden sürdüren İsrail'in esas amacı zamanla oradaki Müslüman ve Hristiyan toplumu bölgeden tecrit etmek, uzaklaştırmaktır. Bu bir Yahudileştirme projesidir. Tarih, halkları sokaktayken hala sessiz kalan Arap liderlerini kara sayfalarına yazacaktır. İsrail askeri operasyonlarını derhal durdurmalı, başta Şeyh Cerrah Mahallesi olmak üzere işgale, yeni yerleşim alanları açılmasına son vermelidir. Evleri elinden alınan Filistinlilerin evleri geri iade edilmeli, Mescid-i Aksa girişlerine konulan barikatlar kaldırılmalıdır. İnanç ve ibadet hürriyetine getirilen kısıtlama ve yasaklara derhal son verilmelidir. Filistin halkının topraklarındaki her türlü işgal, ilhak, haksızlık ve adaletsizlikler son bulmalı, fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik eylemleri engellenmelidir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bilhassa Filistin davası ile Orta Doğu'da özgürlük ve barış sağlanması için çok mücadele ediyor. O yüzden Müslüman halklar kendisini hem çok iyi tanıyor hem de çok seviyor. İktidarı süresince adeta yeni bir Türkiye inşa etti. Türk halkının hayat kalitesini yükseltti. Ayrıca alt-üst yapı, sağlık hizmetleri ve eğitim alanlarında büyük yatırımları oldu. Asyalı bir siyasetçi olarak, 24 Haziran seçimlerinde Orta Doğu'da, Filistin'de ve hatta dünyada adalet için mücadele eden Erdoğan'ı destekliyorum. Çünkü Erdoğan, adalet için mücadele eden bir lider.

Filistin'in işgalinden, Irak'ın işgaline ve şimdi bölünmeye çalışılmasına ve Sudan'ın bölünmesine kadar, hepsi İsrail ve Batı tarafından planlanan ve her zaman Arap dünyamızdaki zorba ve geri kalmış devletler tarafından uygulanan entegre bir olaylar zinciridir. Abdülaziz İbn Abdurrahman el-Faysal [İbn Suud] değil miydi 1915'te Filistin'in 'zavallı' Yahudilere verilmesine itiraz etmediğini İngiltere'ye kabul ettiren? Bu devletler, Ebul Nasır 'fenomeni'nden kurtulmak için bugün hala bedelini ödediğimiz 1967 savaşını kışkırtmadılar mı? Bu devletler Şah yönetimindeki İran'ı desteklemediler mi, ancak devrimden sonra Filistin halkını desteklemeye ve İsrail elçiliğini Filistin elçiliğine dönüştürmeye karar verdiğinde ona karşı durmadılar mı? Bu ülkeler 1981'de 'Kral Fahd Barış Girişimi'ni yapan ve Filistinlileri bunu kabul etmemeleri halinde kan nehirleri akıtmakla tehdit eden ülkelerdir. Filistinli gruplar bunu reddettiğinde, bir yıldan kısa bir süre içinde İsrail'in Lübnan'ı işgali ve FKÖ'nün Lübnan'dan çıkarılması söz konusu oldu, Lübnan için değil İsrail için. Aynı devletler 2002'de verdikleri en büyük tavizle bizi şaşırttı: 'barış karşılığında normalleşme', daha sonra Beyrut zirvesinde 'Arap Barış Girişimi' olarak değiştirildi. İsrail 2006'da Lübnan'a saldırdığında, İsrail ve Batı'yı Lübnan direnişi yok edilene kadar ateşkesi kabul etmemeye teşvik eden ve onları 'maceraperest' olarak nitelendiren de aynı ülkelerdi. Bu uydu ülkeler görevlerinde başarılı oldukları için 'Arap baharı' adı altında kaosu finanse etmekle ve diğer Arap ülkeleri rollerini terk ettikten sonra Arap Birliği'ne liderlik etmekle görevlendirildiler. Arap Birliği'nin kendisi de NATO'yu çağırmak ve buna uymayı reddeden Arap devletlerine kuşatma uygulamak zorunda kaldı. Tüm bu olaylar Filistin davasını tasfiye etmeyi amaçlayan güçlü bir zincir oluşturmaktadır; kuruluşlarından bu yana bu ülkeler tarafından harcanan tüm para bu amaç için olmuştur. Bugün de aynı rolü oynuyorlar: Gazze'de İsrail terörizmi, Suriye'de 83 millete ait terörizm. Yöntemleri farklı olabilir ama amaçları aynıdır.

Sırf Birleşmiş Milletler yüzünden diyemeyiz... Birleşmiş Milletlerin güvenilir bir kurum olduğunu kim söyledi? her şeyden önce, Kim dedi? Dünyada, Amerika Birleşik Devletleri politikasında, Amerika tarafından kontrol edilen Birleşmiş Milletlerde çifte standart uyguladığınızı biliyoruz ve bunun hiçbir güvenilirliği yok. Yani mesele deliller ve belgelerle ilgili, ne zaman ellerinde olursa tartışabiliriz, sadece gerçekte onunla ilgili görmediğimiz raporu tartışabiliriz. Bu sadece zaman kaybı[...]bir nedenden dolayı, Arap dünyasını ilgilendiren kararların hiçbirini uygulamadılar, hiç uygulamadılar, örneğin Filistinlilerin Suriye topraklarındaki hâli. İnsan haklarından bahsediyorlarsa, işgal altındaki topraklarda acı çeken Filistinliler için neden konuşmuyorlar? peki ya toprağım... halkım? İsrail tarafından işgal edildiği için topraklarını terk edenler...

Liste
Yükleniyor…