#faşizm

Ben bir politikacı değilim ve benim politik kesinliklerim yoktur. Ben bir bireyim ve özgürlüğe inanırım. İşte benim politik görüşümün tümü budur. Diğer yandan ben, aşırı bir vatansever de değilim. Aşırı vatanseverlik Hitleriliğe götürür. Ve biz ondan dersimizi aldık. Ben bir devrim yapmak istemiyorum. Ben sadece birkaç film daha yapmak istiyorum.

Hayvanların katledilmesini güçlünün güçsüzleri sömürmeye hakkı olduğu şeklinde onayladığımız sürece birbirimize karşı şiddet uygulamaya ve yıkıcı davranışlarda bulunmaya devam edeceğiz. Adolf Hitler, “gücü olmayan, hayatta kalmış şansını hakkını kaybeder” diyor. Savaşı kaybettiyse de onun faşist görüşü başarılı oldu, ne kadar ironik. İnsan uygarlığı da bu faşist görüşle yapıyor yapacağını; inekler, domuzlar, koyunlar, tavuklar ve diğer hayvanlar kendilerini savunamadığı için, hayatta kalma haklarını kaybediyorlar. Bundan dolayı onlara ne istersek yapmakta özgürüz sanıyoruz. Elbette hayvanlara yardım etmenin en önemli yolu, onları yememektir. Herkes en azından bunu yapabilir: Mezbahaları ağzınızdan uzak tutun.

Kapitalizme karşı olmadan faşizme karşı olanlar; danayı kesmeden onun etini yemek isteyen insanlara benzer. Danayı yemek isterler ama kan görmeyi sevmezler. Kasap eti tartmadan önce ellerini yıkarsa tatmin olurlar. Barbarlığı ortaya çıkaran mülk ilişkilerine karşı değillerdir, yalnızca barbarlığa karşıdırlar. Barbarlığa karşı seslerini yükseltirler, hem de bunu aynı mülkiyet ilişkilerinin yayıldığı ancak kasapların eti tartmadan önce ellerini yıkadığı ülkelerde yaparlar.

Bugün faşizm bir partidir, bir ordudur, bir korporasyondur, Bunlar kafi değil, daha fazla bir şeyler olmak, bir hayat tarzı olmak lâzımdır. Farklı karakterdeki Latinlik İtalyanları, Rönesans İtalyanları gibi, Faşizm İtalyanları vücut bulmalıdır; bir hayat tarzı yaratarak, kendimizi günlük haber sayfalarına değil, fakat tarihin sayfalarına kaydedebileceğiz. Bu hayat tarzı nedir? Bu tarz her şeyden önce cesarettir, tehlikelere korkmadan atılma aşkıdır, nihayet mide şişirmekten iğrenmedir.

Eğer görelilik, sabit kategorileri ve nesnel ölümsüz gerçeğin taşıyıcısı olma iddiasındakileri hor görme anlamına geliyorsa; o zaman, faşistin tutum ve faaliyetinden daha göreli hiçbir şey yok demektir. Bütün ideolojilerin eşit değerde olduğu gerçeğinden yola çıkarak, biz faşistler, kendi ideolojimizi yaratma ve onu, kapasitemizin olanak verdiği tüm enerjimizle güçlendirme hakkına sahip olduğumuz sonucuna vardık.

Biz kendi mitimizi yarattık. Mit bir inançtır, bir tutkudur. Gerçeklik olmasına gerek yoktur. Bir iyilik, bir umut, bir inanç ve cesaret olması bakımından bir gerçekliktir. Bizim mitimiz ulustur, bizim mitimiz ulusumuzun büyüklüğüdür! Ve bu miti, bu yüceliği, tam bir gerçekliğe çevirmeyi istiyoruz. Geri kalan her şeyi, ikinci planda tutuyoruz.

Liste
Yükleniyor…