#ekonomi

Net ve açık söyleyeyim. Eğer sürümden kazanma yoluna giderse, eğer ben doları arttırayım, faizi düşüreyim, işte benim malım ucuzlasın TL değer kaybettiği için, ucuza bir sürü mal satarım, daha fazla çorap satarım, çorabın fiyatını yarıya indireyim, 2 yerine 4 çorap satayım derse eğer bu modele giderse eğer Afrika bile Türkiye'yi 15 yıl sonra, amiyane tabiri ile tokatlayıp geçer.

Yıllar geçtikçe emin olun orta direk, ülkelerin içinde eriyecek ve bu orta direk paylaşılacak. Belli bir kısım alta düşecek, belli bir kısım üst gelir grubuna çıkacak. Ülkeler için de aynı şey geçerli. Dünyada şu anda çok gelişmiş ülkeler var. Bir daha alt bir grup var. Bir de böyle gelişmekte olan piyasa dediğimiz 1. lige çıkmaya çalışan ülkeler var. Yıllar geçtikçe bu ortadaki grubun örneğin Türkiye, en aşağıya ve en yukarıya şeklinde ayrıldığını ve bu ülkelerin dağılımının daha bi Modal bir dağılım olduğunu görmeye başlayacağız. Bu son derece tehlikeli. Bu ne demek Türkiye için? Türkiye yaptığı seçimler ile gelecek 20 yıl içinde yapacağı seçimler ile aşağıya mı düşeceğini yoksa bir basamak yukarı mı çıkacağına karar verecek.

Benim ve 16 arkadaşımın parasını versinler. Istakoz bacağı, yengeç, karides yediğimiz yok. Hamsi ucuzken hamsi, palamut ucuzken palamut yeriz. Ağlamıyorum. Allah'ıma, rabbime bin şükür. Hamdolsun. Bizden kötü durumda olanlar da vardır ama ben 83 milyon kişinin tiyatrodan ve televizyondan tanıdığı bildiği ben, bunu hak etmedim.

Geçen hafta tören geçişini ve genç Kraliçemizin muhafızlarının başında ata binişini izledim... Kuşkusuz İngiliz ırkından hiç kimse böyle bir gösteriyi gurur duymadan izleyemez. Ancak düşünen hiçbir erkek ya da kadın şu korkunç sorudan kaçamaz: Tüm bunlar neye dayanıyor? Bin yıllık geleneklerin ve zaferlerin, piyasaların, ticari ve finansal işlemlerin gelgitleriyle karşı karşıya kalması gerçekten de zor görünüyor... ve ödeme gücümüzün ve dolayısıyla itibarımızın ve nüfuzumuzun bağlı olduğu dar marjları aydan aya izlemek zorundayız. Ancak elli milyon adalı, sadece otuz milyon için yiyecek yetiştiriyor ve geri kalanı için kendi çabalarına, becerilerine ve dehalarına bağımlı, daha önce görülmemiş ya da en azından kaydedilmemiş bir sorun sunuyor. Tarihte hiçbir zaman bu kadar büyük, bu kadar karmaşık, yaşam tarzından bu kadar emin, bu kadar baş döndürücü bir yükseklikte ve bu kadar tehlikeli bir temel üzerinde duran bir topluluk olmamıştır.

Benim anayasam şudur: Devletim ve ülkem var oldukça ben de varım. Demokrasi varsa hepimiz varız. Memleketimizin ekonomisini kuvvetlendirmek için elimizden gelen bütün gayreti göstermeliyiz. Ekonomimiz güçlendikçe demokrasi daha iyi yerleşir, dünyadaki itibarımız artar.

Temelinde bağımsızlık harcı yatan cumhuriyetimiz, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra emperyalistlerin ahtapot kollarına teslim edilmiştir. Öyle bir teslimiyettir ki yer altı zenginliklerimiz çok uluslu şirketlerin emrindedir; öyle bir teslimiyettir ki petrol, maden ve yabancı sermaye yasaları yabancı uzmanlarca hazırlanmıştır; öyle bir teslimiyettir ki ülke topraklarının bir bölümü üs adı altında başka devletin genelkurmayına armağan edilmiştir; öyle bir teslimiyettir ki ordumuzun silahları, araç ve gereçleri okyanus ötesi ülkelerin buyruklarına bağlanmıştır.

1983 yılında yapılan seçimler, Anavatan Partisi ile birlikte, benim vaktiyle, tâ 1979'da ileri sürdüğüm bazı fikirleri de bir nevi iktidara getirmiş oldu, ki o zamana göre aykırı denilecek kadar değişik ve farklı fikirlerdi bunlar; serbest pazar sistemi ve ferdin önceliğine dayanan bir ilkeler bütünü. Ferdin devletten daha önemli ve öncelikli olduğu, hatta bir anlamda imtiyazlı olduğu, serbest pazar mekanizmasının işlerlik kazandığı bir sistem.

Liste
Yükleniyor…