Hegel'in belki de en büyük katkısı, düşünceye büyük bir hız takması ve sonsuz bir güç yüklemesidir. Hegel'de, düşüncenin kendisi büyüleyicidir. Marx, bu hızda, Hegel ile aynı yerdedir ve düşüncenin gücüne kütle giydirmektedir. Aydın mı, bu noktada hem hegelyen ve hem marksist olandır. Aydın, düşüncenin hızına ve gücüne inanan saftır.
- Henüz kategori yok.
-
Starbucks 2025 Tatil Sezonu: Red Cup Günü Coşkusu ve B…08.11.2025
-
İstanbul Havalimanı Gümrüğünde Gergin Anlar: Erkam Yıl…08.11.2025
-
İninal'in Faaliyet İzni Merkez Bankası Tarafından İpta…08.11.2025
-
Adana İş Dünyasından Acı Haber: Mehmet Hanifi Kalo Yaş…08.11.2025
-
ŞOK Market'ten Kasım Fırsatları: Ev İhtiyaçlarından El…08.11.2025
-
Meteoroloji'den Yeni Haftaya Yönelik Hava Durumu Uyarı…08.11.2025
-
Ali Şen'in Oğlu Adnan Şen Enfeksiyon Nedeniyle İkinci …08.11.2025
-
Thierry Henry'den Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Perf…08.11.2025
-
İzmir'de Planlı Elektrik Kesintileri: İlçeler Bazında …08.11.2025
-
Elon Musk'a Trilyon Dolarlık Ödeme Planı Tesla'yı İkiy…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#düşünce
Türk aydını, Türk tarihinin ürünüdür (*). Türk tarihsel eyleminin çocuk kalmış çocuğudur. Bu haliyle hem sevgi kaynağıdır, hem endişe. Güzelliği çocukluğundadır; hep sevilmeli. Endişe verici yanı ise hep çocuk kalmasında. Çocuk ne kadar güzelse, çocuk en büyük sevgilerin objesi olsa da, çocuğun hep çocuk kalması sürekli bir üzüntü ve endişe kaynağıdır. Türk aydımnın hep çocuk kalması ise, başka nedenlerle birlikte ancak pek önemli olarak, Türk aydınının düşün ile eylem orasında bir kimyasal bileşim kuramamasından kaynaklanıyor. Çok büyük bir doğallıkla; aydın bir düşünsel sığlıkta büyüyemez.
Türk aydınını düşüncelerinin bir fonksiyonu olmak yerine, Türk eyleminin hep çocuk kalmış bir çocuğu olarak ele almak, bir yöntem farklılaştırmasıdır. Ve Türk aydınını ciddiye almanın tek yöntemi de budur. Düşüncelerin bir forksiyonu olarak Türk aydını, her zaman seçici, ancak daima cılız bir kopya ve daima bir mediocre'dır. Türk aydını, düşüncenin önemini hep kavradı. Ancak Türk aydını için düşünce, fetvacı geleneğin bir birikimi olabilir, hep belli ve çok uzun dönemli olmayan eylem programlarının bir süsü veya bir örtüsü oldu. Türk aydını bugüne dek eylem ile düşünce arasında kimyasal bir bileşim ihtiyacına çok uzak kaldı, ya da çok az yaklaştı. Düşünce, Türk aydını için ve bir eğilim olarak, eylemin aktörlerini harekete getiren bir kuvvet yerine, tarihsel içgüdülerle sahnelenen eylemlerin güzellik örtüsü, daha başka bir deyişle, bir şal olduğu için, Türk aydınının çeşitli düşün akımları karşısındaki tutumu deneyimli bir kabzımalın toptan sebze piyasasındaki davranışını hatırlatır. Hep seçici kalır, ilgisi hiçbir zaman derinlemesine olmaz.
Türk aydınını düşünceleriyle ayırt etmeye çalışmak, at ile insanı, birinin yelesine, diğerinin saçlarına bakarak ayırmaya çalışmak demektir. Saç ve yele, insan ve hayvanın en zayıf yanlarıdır; yoksun edilmeleri, işlevlerini ortadan kaldırmaz. Saçsız insan veya yelesiz at olabilir, emek ve enerji icra edebilirler. Bu yüzden saç ve yele, insan ve atın ancak organik ekleri sayılabilir.
Post-modernizm aydın düşmanlığıdır. Cehalete övgü'dür. İnsanlığın düşünce planındaki kazanımlarına karşı bir hunhar savaştır.
Okumak başka bir alışkanlık, zenginlikle, demokrasiyle, dinle doğrudan ilgisi olduğunu da sanmıyorum.
Sahip olamadıklarının peşine kaç kez takıldı düşüncen? Tahlerimce aklın bilinmez kişiler tarafından kirâlık.
Sıkıntı sıktığın zaman patlayan sivilce. Düşünmelisin sivilce, enine boyuna bütünce. Beter eder düşünce. Diz kapakların kanar düşünce, iblis dalga geçer kananla sertçe. Ben baktıkça ağaçlara, kalbimin kuşları konmak ister dallara. Önceden inanırdım ne yazık ki fallara. Onlarla yitirilen sahipsiz yıllara, derken elvedâ; bir dize daha karala.
Kimler önüne geçebilir zamanın akışının? Cümlelerimin noktalarına kaç zamanda ulaşırım?
Twitter'da kafama göre yazar, kafama göre silerim. Hayatımda profesyonel desteğe hiç ihtiyacım olmadı. Düşüncelerimi yazmak konusunda yeterince profesyonelim. Yazdığımı yayına verdikten 5 dakika sonra sildiğim de olur; maksat gönüller coşsun. Yazdığımı yayına verdikten sonra hiç silmediğim de olur; maksat gönüller doysun.
Köklü bir devlet şekli söz konusu olduğu zaman düşünce ve duygularımız kendi aramızda kalmaz. Onları takip eden bütün bir dünya vardır. Cumhuriyet'in ilanı bir milletin kutsal bir ideali, bir ateşi, bir ülküsü gibi ortalığı sarar.
Benim gördüğüm kadarıyla, kadınlar arasında serbest düşünenler sadece en çirkin olanlarıdır.
Varlık temeli olmayan herhangi bir düşünceye saplanmak, böyle düşünmeyenlere de saldırmak: işte yobazlık budur.
— insanlık tarihine getirdikleri bir düşüncedir: İnsanların, insan oldukları için, yani belirli özellikler ve olanaklar taşıyan bir türün üyeleri oldukları için, bazı hakları olduğu—: görmedikleri, ama görmeleri gereken bir muamele söz konusu olduğu— ve başkalarına böyle bir muamele göstermeleri gerektiği düşüncesidir.
Kavga deyince de aklınıza silahlı kavga gelmesin. Düşüncelerin çarpışması diyelim. Düşüncelerin çarpışması çok önemlidir. Çünkü hayatı çelişmeler yaratır; uyumlu şeyler değil. Çelişmesiz gelişme olmaz.
Devlet tarafından bileğimize takılan kelepçe hiç önemli değil. Kendi elimizle beynimize taktığımız kelepçe asıl utanç vericidir.
Dünyada en çirkin kokan şey saklanan düşüncedir. Mezara götürülen bilginin kimseye faydası yoktur.