- Henüz kategori yok.
-
Galatasaraylı Eren Elmalı Bahis Soruşturmasında: PFDK'…10.11.2025
-
Türk Futbolunda Kapsamlı Bahis Operasyonu: Tutuklamala…10.11.2025
-
Endonezya, İnsan Hakları İhlalleriyle Anılan Suharto'y…10.11.2025
-
Motorine Yeni Zam Geldi: Litre Fiyatları Yükselişte10.11.2025
-
Haluk Bilginer ve Feyyaz Yiğit'in Başrolündeki 'Yan Ya…10.11.2025
-
Yatsı Namazının İslam'daki Yeri ve Kılınış Rehberi10.11.2025
-
PFDK'dan Zorbay Küçük Hakkında Kritik Karar: İdari Ted…10.11.2025
-
Çanakkale'de Yoğun Yağış Dönemi Başlıyor: Hafta Ortası…10.11.2025
-
Zuhal Topal'la Yemekteyiz'in Renkli Yarışmacısı İman D…10.11.2025
-
Başkent EDAŞ'tan Ankara Elektrik Kesintisi Duyurusu: H…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#devrim
Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin... Savaş sloganlarımız kulaktan kulağa yayılacaksa ve silahlarımız elden ele geçecekse ve başkaları mitralyöz sesleriyle, savaş ve zafer naralarıyla cenazelerimize ağıt yakacaklarsa ölüm hoş geldi, safa geldi...
Mustafa Kemal Atatürk için olumlu olumsuz pek çok şey söylendi, yazıldı; ama seveni de sevmeyeni de şunu kabul etmekten geri kalmadı: Mustafa Kemal, ülkenin yaşadığı bunalım koşullarında hakikaten en uygun insandı. (Kürtleri olmasa da) Türk toplumunu modernleştirmede en cüretkâr adımların atılmasını sağlamıştı ve bu anlamda kayda değer bir devrimciydi; ama aynı değerlendirmeyi, toplumun demokratikleşmesi konusunda yapmak mümkün değildi. Hatta kimilerine göre 1925’lere dek sağlanan nispi demokratik gelişmeleri dahi durdurmuştu.
Biz devrimcilerin, alçakça katledilen yoldaşlara son saygı görevini "yasaları da çiğneyerek" yapması meşrudur. Meşru olmayan şey, sıkıyönetimin ta kendisidir. En büyük terörist ve katil, devlettir.
Dünyayı bir günde yıkıp yeni baştan yapamazsınız. Bir günde her şeyi değiştireceklerini söyleyenler ya şarlatan ya da alçaktırlar.
Tüm vakalar bir araya gelse bile Fransız Devrimi'nin yerini tutamaz; Fransız Devrimi dünyada şimdiye kadar gerçekleşmiş en şaşırtıcı hadisedir.
Halkların düşmanı emperyalizmdir ve biz tüm dünya emperyalizmin önünde eğilip ona biat ederken bile uzlaşmadık, uzlaşmayacağız. Yaşayan ölüler durumuna asla düşmeyeceğiz. Kimsenin de düşmesine tepkisiz kalmayacağız. Düşmanlarımızla uzlaşmayacağız. Devrimden başka bir çözüm olmadığını, bunun için de savaşmaktan başka bir yol olmadığını unutmayacağız. Emperyalizm halklara acının sayısız türünü yaşatırken, oluk oluk kan akıtırken, dünyayı kendi isteğine göre şekillendirirken, başka yol var diyenler beynini emperyalizmin işgalinden koruyamayanlardır. Savaşmayın, direnmeyin, ölmeyin, öldürmeyin diyenler bu savaşta halkların karşısındadırlar. Lenin, “Ya yok olacağız, ya da gidebildiğimiz kadar ileri gideceğiz” diyordu, uzlaşmayacağız. “Yok olursak, dünya proleteryasına muazzam bir deneyim bırakacağız. Kazanırsak dünyanın ilk proleter devletini kuracağız. Ama uzlaşmayacağız, teslim olmayacağız” diyordu. “İktidarı ele geçirdikten sonra, bir adım gerilemeyeceğiz, burjuvaziye taviz vermeyeceğiz” diyordu. Katillerimizle, hırsızlarla, yalancılarla, ahlaksızlarla uzlaşmayacağız! Düzene dair hiçbir şeyle uzlaşmayacağız. Bitiremediniz! Bitiremeyeceksiniz! Biz Cepheliyiz: Uzlaşmayacağız! Devrimden vazgeçmeyeceğiz!
Çağımızda egemen sınıfların kendilerini en teknik, en ölümcül silahlarla donattıklarını, devlet denilen yönetici mekanizmayı güçlü ve karmaşık bir silaha dönüştürdüklerini düşünürsek, bir mekanizmayı yıkmak için halkın silahlanması zorunludur.
İspanya’da, Amerika’da ve her yerde, sarayları ve şehirleri yaratan bizleriz, biz işçiler onların ellerindekini almak için başkalarını da inşa edebiliriz ve daha iyilerini. Biz yıkımlardan hiç mi hiç korkmuyoruz.
Biz yıkımlardan hiç mi hiç korkmuyoruz. Dünya bizlere kalacak; bunda en ufak şüpheye yer yok. Burjuvazi tarih sahnesinden ayrılmadan önce kendi dünyasını yıkabilir.
Mao'dan vazgeçen Atatürk'ten vazgeçer, Atatürk'ten vazgeçen Mao'dan vazgeçer. Bunların hepsi bir bütün. Atatürk'e sırtını dönerek bir şey yapılmayacağı gibi Mao'ya sırtını dönerek de yapılmaz. (...) 20. yüzyılda sivrilen çok seçkin üç sima var, Lenin, Atatürk, Mao. Bunların hepsi bir cephenin insanı, hepsi birbirine değer vermiş. Mao, "Çin'in Kemal'i nerede" diyor. Lenin, Atatürk'ün büyük bir devrimci olduğunu kabul ediyor. Atatürk, Fransız ve Rus devrimlerinin Türk devrimini etkilediğini tespit ediyor. Atatürk, Lenin ve Mao arasında bir çatışma yok, cephe birliği var.
Her kriz ve kaos coğrafyası, aynı zamanda devrim coğrafyasıdır. Devrim, sistemin krize girmesi durumunda, emekçilerin ve halkların krize getirdikleri çözümdür. Bu nedenle Avrasya, nesnel olarak bir devrim coğrafyası haline gelmiştir.
Kemalizm bir ulusal kurtuluş devrimidir. Bir ulusal kurtuluş devriminin amacı, yalnızca siyasal bağımsızlığı gerçekleştirmek değildir. Tam bağımsızlığa ulaşabilmek için, sömürge düzeninin ülkedeki bütün dayanaklarının tasfiyesi ve sağlam bir sanayi temelinin kurulması zorunludur.
Son hükümdar, son din görevlisinin bağırsaklarıyla boğulana kadar insanlar asla özgür olmayacak.