#devlet

Amerikan Devleti'nin bize emrettiği ve öğrettiği gibi hissetmiyorum. Bakın söylüyorum. Benim aklım öyle çalışmıyor. Bir moron gibi yaptığım bir şey var adı: Düşünmek. Kendi görüşlerimi de oluşturmayı sevdiğim için pek iyi bir Amerikalı değilim. Bana söylendiği anda yere yuvarlanmıyorum. Ne yazık ki çoğu Amerikalı emir verildiği anda yere yuvarlanır. Ben böyle değilim. Hayatımda uyduğum kesin kurallarım var. Birinci kuralım: Devletin bana söylediği hiçbir şeye inanmamak. Hiçbir şeye.

Çok kültürlülük konsepti, demokratik bir toplumla zor uyuşur. Belki çok uzun sürede [mümkündür]. Fakat çok kültürlü toplumların şimdiye kadar nerede işlediğini sorduğumuzda onların sadece güçlü otoriter bir devletin varolduğu yerlerde huzurlu olarak işlediğini görürüz. Bu bağlamda 1960'lı yılların başında muhacir işçileri yabancı kültürlerden memlekete getirmemiz hataydı.

İstihbarat teşkilatları zavallıdırlar. İki psikolojik hastalıktan mustariplerdir: Birincisi gerçekten yaptıkları için umumi efkârdan takdir edilmezlikleridir. Bu, gizli çalıştıkları için kaçınılmazdır ve ruhu deforme eder. Diğer hastalık, kendi memleketlerinin millî menfaatleri kendi hükümetlerinden çok daha iyi anladığı inancına olan meyildir. Bu ikinci hastalıklarından dolayı onlara itimadım yoktur.

Eşcinsellik, devlette her erdemi, erdem için her temeli geri alır ve devleti temellerinden yok eder. Hepsi bu kadar değil: eşcinsel birisi tamamen akıl hastası bir adamdır. Yumuşaktır, her açıdan bir korkaktır. Savaşta orada burada cesur olabileceğine inanıyorum; sivil cesaret alanında, ancak onlar var olan en korkak kişilerdir.

Liste
Yükleniyor…