Yağlı ve verimli bir toprağın erkekleri çoğunlukla kadınsı ve korkaktır; aksine, çorak bir ülke, insanları zorunlu olarak ılıman ve sonuç olarak dikkatli, uyanık ve çalışkan yapar.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#coğrafya
Farklı kıtalardaki halkların uzun dönemli tarihleri arasındaki farklar, söz konusu halkların insanları arasında doğuştan gelen farklardan kaynaklanmaz, yaşadıkları çevrelerin koşulları arasındaki farklardan kaynaklanır.
Güney - Kuzey ekseni boyunca ilerlerken insan iklim, yaşama çevresi, yağış, gün uzunluğu, bitki ve hayvan varlığı hastalıkları bakımından değişiklik gösteren kuşaklardan geçer. Bu yüzden de Afrika'nın bir bölgesinde evcilleştirilmiş ya da edinilmiş olan bitkiler ve hayvanlar öteki bölgelerine geçmekte güçlük çektiler.
Amerika kıtalarının tersine Avrasya'nın doğu-batı yönündeki ana ekseni enlem değişikliği; enlemle birlikte çevre değişikliği olmadan yayılmaya izin veriyordu.
Coğrafi etmenler Çin’in erken bir tarihte kültürel ve siyasi birliğini kurmasına katkıda bulunmuştur, oysa aynı yüzölçümüne sahip, bu tür birleştirici ırmaklardan yoksun Batı Avrupa kültürel ve siyasal birleşmeye bugüne kadar direnmiştir.
Avrasya'nın başlangıçtaki hayli önemli üstünlüğü böylece 1492'de çok öne geçmesini sağladı- insan zekasının değil Avrasya'nın belli coğrafi özellikleri sağladı bunu.
Farklı kıtalarda halkların çiftçiliğe ve hayvan yetiştiriciğine geçip geçmeme ya da geçiş zamanlarındaki coğrafi farklılıklar, bu halkların daha sonraki yazgıları arasındaki benzemezlikleri büyük oranda açıklar.
20. asrın başında coğrafyamız üzerinde dönemin egemen güçlerinin çizdiği politik sınırlar sadece “politik” sınırlardır.
İnsanlar İngiltere dediğinde bazen Büyük Britanya'yı, bazen Birleşik Krallık'ı, bazen İngiliz Adaları'nı kastederler - fakat İngiltere'yi asla.
Kaçakçılık olarak adlandırılan şey yurtları bölünmüş insanların karşılıklı olarak alışveriş yapmasıdır.
Bugün Türk denince Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve ana dili Türkçe olup da bizim sınırlarımızın dışında yaşayan milyonlarca insan vardır. Demek ki Türklerin bugünkü Türkiye’ye gelmeden önce de bir tarihleri vardır. Bu tarih boyunca çok çeşitli ülkelere yayılmışlar, oralarda devletler kurmuşlardı.
Bu coğrafyada, ne kadar güzel şey varsa, yasaklanmış. Devletin yasaklamadıklarını da, toplum görünmez yasalarla yasaklamış. "Bana masal anlatma!", "Karı gibi gülme!", "Caz yapma", "Bana felsefe yapma!" vs... gibi ne kadar güzel şey varsa hepsi yasaklanmış. Durum böyle olunca, masalları, müziği, felsefeyi, hatta müziği bile yasaklayan, hor gören bir toplumun bu hale gelmesine şaşırmamak gerekir.
İki kıta birbirinden ne kadar uzun süre önce ayrıldıysa, biyotaları birbirlerinden o kadar farklı hale gelmiştir.
Coğrafya değil, attığın oy kaderindir. Coğrafya kader olsa; bir Kuzey Kore'ye bak bir Güney Kore'ye bak. Bir Türkiye'nin Ege sahillerine bak, bir Yunanistan'ın Ege sahillerine bak. Bir Mısır'a bak, bir İsrail'e bak.
Toprak insanlar üzerine nasıl tesir ederse etsin, bu tesirin sonuçları ona maruz kalan çeşitli ırklara göre değişik olacaktır. Hayat alanının verimsiz oluşu bir ırkı daha çok çalışmaya, büyük işler yapmaya sevk eden bir iğne olur. Bir başka ırka ise sefalet getirir. Milletlere gelecek dış etkiler onlara kabiliyetlerine göre tesir eder. Bazılarını açlığa sürükler, bazılarını ise gayretli çalışmaya.
Dünya siyasetinin ya nesnesi olacağız ya da öznesi... Ama bizim mahallemizde oynanan bu iktidar oyununun dışında kalmamız biz istesek de söz konusu olamaz. Öyleyse tarihi ve coğrafi bir mecburiyetle karşı karşıyayız.