#çıkar çatışması

Yetenek eşitliğinden amaçlarımıza erişme umudunun eşitliği doğar. Bundan ötürü iki kişi aynı anda sahip olamayacaklarını anladıkları bir şeyi arzu ederlerse, birbirlerine düşman olurlar ve esas olarak varlığını korumak ve bazen de sadece zevk almak olan o amaçları uğruna birbirlerini yok etmeye ya da birbirlerini egemenlikleri altına almaya çalışırlar.

Çağdaş demokrasilerde, siyaset adamlarının hele başbakanların, bakanların ticari ortaklık kurmaları veya bu tür ortaklıklara katılmaları, ortaklık ürünlerinin reklamını yaparak pazarlanmasına yardımcı olmaları düşünülemez. Varsayım olarak böyle bir düşünceyi eyleme dönüştürenler için siyaset yolu sonsuza kadar kapanır. Ülkemizde ise bu tür siyasetçiler, işini bilen adam sıfatıyla toplumun gözbebeğidir.(Alaturka Demokrasi)

İslam ile bir diyalog fikri anlamsız gibi geliyor bana. On sekizinci yüzyılda filozoflar ile Vatikan arasında diyalog yoktu ve İslam dünyasının mollaları ile demokratik Batı arasında diyalog olmayacaktır. On sekizinci yüzyılda Vatikan, kendi en uygun çıkarlarını düşünüyordu ve mollalar da kendi en uygun çıkarlarını düşünüyorlar. Katolik hiyerarşi nasıl kendi iktidar konumunu terk etmek istemiyorsa, mollalar da kendi iktidar konumlarını terk etmek istemiyorlar.

Kürtler, ulus devlet denen kötülük sembolünün yarattığı mazlumlarken, kutup ayıları uygarlık denen kötülük kaynağının oluşturduğu mazlumlar. Her ikisi de insanların akıllarını başlarına almalarına bağlı olarak bu mazlumluk halinden kurtulabilecek iken, ne yazık her iki durum için de inkar mekanizmaları hareket halinde. Ve ne yazık ki her ikisinin de ardında çıkarlar, kirli hesaplar ve narsistik bir duygusal bela mevcut.

Liste
Yükleniyor…