#çevre kirliliği

Çevreye yönelik en büyük tehdit, bir kâğıt fabrikasının atıklarından, bir belediye kanalizasyonunu okyanusa boşaltmasından ya da yerel çiftliklerde kullanılan tarım ilaçlarıyla gübrelerin, sızıntı ve akıntılarının denize ulaşmasından kaynaklanan yerel kirlilik değildir. Esas tehlike, insanoğlunun yaşamına, atmosfere, dünyanın bir bakıma akciğeri sayılan tropik ormanlara, dünya okyanuslarına, hava ve su rezervlerimize yönelik olan tehlikedir. Bu da tüm insanlığın bağımlı olduğu çevre demektir.

Aşırılığa kaçan şeyleri seviyorum. Ölçüsüz davranışları seviyorum. Ölçüsüz dili. Ölçüsüz şiddeti. Bu eğlenceli. İlginç. Heyecan verici. Tabiat azgın olduğunda bu hoşuma gidiyor. Bu yüzden doğal afetleri de seviyorum. Meydana gelen doğal afetler. Lanet olsun, çok seviyorum. Gerçekten kendimi alamıyorum. Doğa çıldırdığı zaman, etraf dağıldığında, insanlar korkup, mülke zarar geldiğinde inanılmaz derecede mutlu oluyorum. Olaya şöyle bakıyorum. Yüzyıllardır insanoğlu elinden geleni yaptı. Yıkmak kirletmek ve doğanın düzenini bozmak. Ağaç kesme, maden ocakları, atmosferi zehirleme, okyanus balıkçılığı, nehirleri ve gölleri kirletme. Bataklık ve akiferleri kurutma. Şimdi de doğa da karşılığını alıyor. İnsanoğlu afetlerle kafasına darbe yiyor, hayaları tekmeleniyor. Bu hoşuma gidiyor. Ne olursa olsun insanoğluna karşı gram acıma duymam ben. (2007)

Okyanuslardaki büyük balıkların yüzde doksanı yok oldu. Doğal ormanlardaki ağaçların yüzde doksan yedisi kesildi. Sadece lanet olası ABD'de iki milyon baraj var. Bir zamanlar muazzam sayılara ulaşan yabani güvercin sürüleri yok oldu. İnanılmaz zenginlikteki somon göçleri yok oldu. Yok oldu. Yok oldu. Okyanuslar plastiklerle dolu. Amerika'daki her bir nehir kanserojen maddelerle mahvedilmiş durumda. Dünya öldürülüyor, peki buna karşı biz ne yapıyoruz?

Liste
Yükleniyor…