En narin çiçek olarak yetiştirilmesi, beslenmesi ve büyütülmesi gereken bir biliçtir, çünkü gerçekten yeni ve güzel bir varoluşun çiçeğidir.
- Henüz kategori yok.
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem Meydana …10.11.2025
-
Guillermo del Toro'nun 'Frankenstein' Filmi: Romanın K…10.11.2025
-
Jennifer Lawrence'tan Şoke Eden TikTok İtirafları: San…10.11.2025
-
Alperen Şengün'den NBA'de Büyüleyici Performans: Rocke…10.11.2025
-
Bursa'da Peş Peşe Depremler: Balıkesir ve Gürsu Merkez…10.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da 4.5 Büyüklüğünde Deprem: Çevre İ…10.11.2025
-
Anadolu Otoyolu Bolu Dağı Tüneli Çıkışında Zincirleme …10.11.2025
-
Bursa ve Kocaeli için Japon Uzmandan Hayati Deprem Uya…10.11.2025
-
Benfica'da Tarihi Başkanlık Seçimlerinde Rui Costa Yen…10.11.2025
-
Bursa ve Çevresinde Peş Peşe Depremler: Balıkesir Merk…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#bilinç
Her insanın bizi insan olarak ilgilendirdiği bilinci azalırsa kültür ve etik sarsılmaya başlar.
Gerçekten kırılmış mı kanatlarımız, Bir başımıza kalmış mıyız çöllerde, Oysa soluğumuz rüzgârlardan uzak olsa bile, Suların diliyle birikiyoruz bentlerde, Bilinç kendi yerinde kalsın şimdi, Sevinçse kendi yerinde, Saçları yangın olsun akşamların Kırların sevdası dolaşsın kentlerde.
Acı değil yavrucuğum Korku değil bu yaşam, Bir sarsılmaz denge ki yürür, Açlıklar bir gün öfkeyle, Yokluklar bilinçle titreşir, Bu denge yürür, Ağaç yaşlandıkça çürür, Fidan yaşlandıkça büyür.
Tarih konusunda toplumumuzun gerçekten fikri olduğunu sanmıyorum. Eğer olsaydı piyasayı çoğu edebi değerden, sağlam bir kurgudan yoksun, sırf isim yapmaya, para kazanmaya yönelik, kısacası bir defa bile zor okunacak kalitesiz tarihi romanlar istila etmezdi. Bunlar inanılmaz sayıda baskı yapıyor ve kitap evlerinde okuyucunun adeta gözünün içine sokulurcasına stantlarda reklam ediliyor. İnsanımız bu romanları tarihsel gerçekleri anlatan metinler olarak okuyorlar. Dizileri veya filmleri tarihsel gerçekler olarak seyrediyorlar.
Sayısal çokluk, ancak bilinçli ve örgütlü olduğunda toplumsal ve siyasal bir güce dönüşür.
Benim hayatımın temel kavramı artık mutluluk ve mutsuzluk değil. Ama bu mutsuzluğu çok seviyorum, ah bir mutsuz olsam anlamında değil. Mutluluk ve mutluzluk kavramları benim bulunduğum yerde çok aşağıda olan kavramlar. Bilinç veya bilinçsizlik, aydınlık veya karanlık, genel anlamda doğru veya yanlış.
Tanıdığım bazılarına henüz akıl çağı gelmedi. Eleştiri, şüphe, itiraz, kanıt, argüman, soruşturma gelmedi. Ama çok mutlular. Polinezyalı yerliler de çok mutlu. Benim derdim mutluluk değil. Benim derdim bilinç. Benim derdim bilgi. Bilgi için, bilmek için yaşıyorum.
Evet, bu korkusuzluğu, soya çekim yasalarından çok, devrimci öğreti, devrimci bilinç ve kavga koşullarına borçluyum.
Evren bilincine insanla ulaştık. Sayıları 300 milyonu aşkın tanrılar insanoğluna; evren üzerine, insan üzerine en ufak bilgiyi veremediler.
Ay'dan Dünya'ya baktığınızda, anında küresel bir bilince, halk odaklı bir algıya erişirsiniz. Dünya'nın durumuna duyduğunuz dayanılmaz tatminsizliğinizi hissedersiniz ve bununla ilgili bir şeyler yapmak için bir saplantı büyür içinizde... Oradan, Ay'dan Dünya'ya baktığınızda, uluslararası politika aşağılık bir uygulama gibi gözükür. Bir politikacıyı yakasından yakalamak, 2 milyon kilometre boyunca uzayda sürüklemek ve suratına şöyle haykırmak istersiniz: "Şuna bir bak, seni orospu çocuğu!"