#bilinç

Tarih konusunda toplumumuzun gerçekten fikri olduğunu sanmıyorum. Eğer olsaydı piyasayı çoğu edebi değerden, sağlam bir kurgudan yoksun, sırf isim yapmaya, para kazanmaya yönelik, kısacası bir defa bile zor okunacak kalitesiz tarihi romanlar istila etmezdi. Bunlar inanılmaz sayıda baskı yapıyor ve kitap evlerinde okuyucunun adeta gözünün içine sokulurcasına stantlarda reklam ediliyor. İnsanımız bu romanları tarihsel gerçekleri anlatan metinler olarak okuyorlar. Dizileri veya filmleri tarihsel gerçekler olarak seyrediyorlar.

Benim hayatımın temel kavramı artık mutluluk ve mutsuzluk değil. Ama bu mutsuzluğu çok seviyorum, ah bir mutsuz olsam anlamında değil. Mutluluk ve mutluzluk kavramları benim bulunduğum yerde çok aşağıda olan kavramlar. Bilinç veya bilinçsizlik, aydınlık veya karanlık, genel anlamda doğru veya yanlış.

Tanıdığım bazılarına henüz akıl çağı gelmedi. Eleştiri, şüphe, itiraz, kanıt, argüman, soruşturma gelmedi. Ama çok mutlular. Polinezyalı yerliler de çok mutlu. Benim derdim mutluluk değil. Benim derdim bilinç. Benim derdim bilgi. Bilgi için, bilmek için yaşıyorum.

Savaş ve Müzik iki ayrı şeydir. Fakat onları birleştiren çok ince bir çizgi vardır. Bu da RİTİM'dir. Çünkü ikisi de bilinçli olmayı, yürek, beyin ve kullanılan aracın birlikteliğini gerektirir.

Ay'dan Dünya'ya baktığınızda, anında küresel bir bilince, halk odaklı bir algıya erişirsiniz. Dünya'nın durumuna duyduğunuz dayanılmaz tatminsizliğinizi hissedersiniz ve bununla ilgili bir şeyler yapmak için bir saplantı büyür içinizde... Oradan, Ay'dan Dünya'ya baktığınızda, uluslararası politika aşağılık bir uygulama gibi gözükür. Bir politikacıyı yakasından yakalamak, 2 milyon kilometre boyunca uzayda sürüklemek ve suratına şöyle haykırmak istersiniz: "Şuna bir bak, seni orospu çocuğu!"

Liste
Yükleniyor…