#beşiktaş

Arif ama her maç kendini yere atıyordu. Bir keresinde yine İnönü'de Beşiktaş-Galatasaray maçı var. Biz her maçtan önce hakeme derdik: "Hocam aman, bak Galatasaray'da Arif oynuyor. Kesin atar kendini, dikkat et" diye... O maçta da söyledik, hakem "tamam" filan dedi ama, 10'uncu dakika yine penaltı, yine Arif!

Sene sanırsam 90'ların başı... Beşiktaş'ta ilk 11 oynamaya başlamışım. O zamanlar 17-18 yaşlarındayım, liseye gidiyorum. Dedim ki yönetime, bana bir araba verin de hiç değilse antrenmanlara filan gidip geleyim. Dediler ki, o zamanlar kulüplerin piyangoları vardı, ordan bir Tempra kalmış, bunu verin dedim, "Hafta sonu Bursa'ya gol at verelim" dediler. O maçın hazırlıklarında da aksilik bu ya sakatlandım. Ama bir gayret hazırlandım, ilk 11 çıktım maça. İğneyle falan sakat sakat çıktım. 60'larda falan bir korner oldu. Ben de ceza yayının oralarda falan salağa yatmış bekliyorum. Hani bir pozisyon olur da belki arabayı alırız diye. Korner kullanıldı, Fethi'ydi galiba kafayla uzaklaştırdı, top bana geldi. Sol ayağımın üstüyle, yağmur falan da vardı, zeminle birlikte, gelişine, Yaradan'a sığınıp bir koydum... Topu hiç kimse görmedi diyorum sana!

...Zico zamanıydı, Beşiktaş’a karşı İnönü’de oynadığımız bir maçta 2. golü atmıştım. Benim için unutulmaz gollerden bir tanesidir. Çünkü Nobre ile çarpıştıktan sonra yere düşüp sonra tekrar kalkıp Semih ile duvar pasından sonra golü atmıştım. 2-1 kazanmıştık o maçı o yüzden benim için unutulmaz gollerim arasında o gol de var.

Hiçbir Beşiktaşlı yönetici maymun değildir, Beşiktaş Başkanı da hayvan terbiyecisi değildir, Beşiktaş Yönetim Kurulu da hayvanat bahçesi değildir!(Ahmet Çakar, istifa eden Beşiktaşlı yöneticinin "Yönetim kurulunda maymun gibiydik!" sözünü değerlendiriyor)

Liste
Yükleniyor…