#basın

Bir devrin kandırıldığını söyleyen dönek, yalaka, din simsarı, çıkarcı insanlarıyla bunu yürütemezsiniz. Doğruyu yazan basına kulak verin. İnsanı doğru yola sokan akıllıca yapılmış uyarı ve eleştirilerdir. Bu ülkede kandırılan bir kesim varsa o da “kandırıldığının farkına varamayan” halkın kendisidir.

1908’de II. Meşrutiyetin ilânıyla gelişip serpilen Türk matbuatında tarihe dair yorumlar ve bilhassa hâtırat tefrikaları hep yerini muhafaza etmiştir. Bu bakımdan bir tarih araştırmasında bazen en hassas bilgiler en umulmadık bir mecmuanın veya gazetenin bir köşesinden çıkabilmektedir. Bu noktadan hareketle bir tarih çalışmasında mümkün olduğu kadar çok mecmua ve gazete taramak ilk hedef olmalıdır.

Basın, Dünya Savaşı yıllarında tamamen art niyetli birtakım karanlık güçlerin elindeydi. Gençlik yıllarımda Viyana’dayken halkı eğitmeye yönelik bu gücün sahiplerini tanıma fırsatım olmuştu. Beni ilk hayret ve dehşete düşüren, toplumun en kutsal değerlerine ve eğilimlerine ters düşse bile basının belli bir fikri empoze etme başarısının çok kısa bir zamanda gerçekleştirilmesiydi. Basın, birkaç gün içinde, oldukça önemsiz hatta komik bir olayı kısa bir sürede çok önemli bir devlet meselesi haline getirerek aslında en önemli bir meseleyi kamuoyunun dikkatinden kaçırıp unutturma gücüne sahip oluşuydu. Bu fikir ve düşünce çetesinin, tespit ettikleri hedeflere ulaşmak için yapmayacakları şey yoktur. Bunlar, ev aile ilişkilerini gündeme getirecek kadar ileri giderler. İçlerinde sansasyon yaratmaya yönelik ihtirası olanlara kurban seçtikleri talihsiz kişiye son öldürücü darbe vurma imkanı sağlayacak bir olay buluncaya kadar domuzlar gibi her tarafı eşelerler. Eğer kurbanlarına ait resim ve şahsi bir açık bulamazlarsa seçecekleri tek yol vardır, basit bir yoldan iftira atmak. Art arda tekziplere rağmen, bu iftiralardan iz kalmasının yanında yüz ağızdan birden çıkan iftiralar diğer suç ortağı gazetelerde de yazılmış olduğundan, kurbanın bütün tekzip ve isyanlarının hiçbir şey ifade etmeyeceğini zaten bilmektedirler. Bir gazetenin sorumlu olduğu kamu vicdanından ve görevinin ne olduğuna dair açıklamalarla açık açık yalan söylerler. Bu belanın kendini gösterdiği miting ve kurultaylarda daha da ileri giden bu reziller; aralarda “gazetecilik şeref ve haysiyetinden” uzun uzun bahsederek bulunduğu topluluğun tasdikini alırlar.

Anadolu Ajansı, kurulduğu günden bugüne başarılı çalışmalara imza atmış ve atmaya devam etmektedir. Ülkemizin 81 ili ve dünyanın her yerinden doğru ve güvenilir bilgiyi halkımıza en hızlı şekilde ulaştırma vazifesini 102 yıldır başarıyla sürdüren Anadolu Ajansının kuruluş yıl dönümünü bir kez daha kutluyor, yurt içinde ve yurt dışında gece gündüz demeden emek veren tüm personelini tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Liste
Yükleniyor…