- Henüz kategori yok.
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#ayrımcılık
Göç veya başka bir şey hakkında farklı bir bakış açısına sahip olabilirsiniz, ancak insanlara dinleri nedeniyle saldıramayız.
Bana konut ayrımcılığı yoluyla kurumsal bir imparatorluk kurmayı öğreten bir aileden gelmedim, konut ayrımcılığını protesto ettim, okul ayrımcılığını protesto ettiğim için tutuklandım ve hayatımın en gururlu günlerinden biri Dr. Martin Luther King önderliğindeki March On Washington For Jobs and Freedom'a katılmaktı.
Cumhuriyetçiler, insanları ırk, cinsiyet, milliyet veya cinsel yönelime göre ayırma yeteneğini güzel bir sanat haline getirdiler. Yaptıkları şey bu. Politikalarının özü budur. Zengin arkadaşları ve kampanyaya katkıda bulunanlar daha da zenginleşip bankaya kadar gülerken, bir grubun başka bir grupla savaşmasını sağlıyorlar.
Bazı durumlarda kişilerin cinsel tercihini göz önünde bulundurmak haklı bir ayrımcılıktır. Örneğin evlat edinme, koruyucu aile olma, öğretmenlik ya da koçluk yapma ve askerlik... Ayrımcılık yapmanın yasalara aykırı olduğu düşüncesi, otomatik olarak homoseksüellerin yasalarla korunduğu anlamına gelir.
Bu ülkede, bir mağazada alışveriş yaparken takip edilme deneyimini yaşamayan çok az siyahi vardır. Buna ben de dahilim. Yoldan karşıya geçerken, arabaların kapılarının kilitlenmesi sesini duyma deneyimini yaşamayan çok az siyahi vardır. En azından senatör olmadan önce bu benim de başıma geldi. Bir asansöre bindikten sonra içerideki bir kadının çantasını endişeyle sıkıca kavradığı ve asansörden çıkana kadar da nefesini tuttuğuna şahit olmayan çok az siyahi vardır. Bunlar sıkça oluyor.
Yurttaşları derecelere, sınıflara ayırmaya, kimine iyi Müslüman, kimine "sadece kimlik cüzdanında Müslüman", kimine de ulu orta kafir damgasını vurmakta bir sakınca görmemişlerdir.
Daha da kötüsü, epeyi bir süre birlikte yaşamayı başarıyla sürdüren ülkemizde bile yönetimlerce alt kimlik sorunu güçlendirilerek, ayırımcılık körüklenmiş, insanların birbirine saygı ve güveni zayıflatılmıştır. Çünkü bu öğreti ile yetişen dogmatik insanlar, analitik düşünemiyorlar…
Bir örgütün ya da bir birliğin tek bir üyesi bile ayrımcılıktan, baskı altında tutulmaktan veya göz ardı edilmekten muaf olmaz. Bunu yapmak, ağrıyan dişinizi göz ardı etmek demektir: sonunda da tamamı ile hasta olursunuz.
Tıpkı ırk , cinsiyet gibi, din de insanları ayrıştıran bir olgu olduğundan ortak payda olarak kabul edilmemeliydi. Hepimizin bir tek ortak özelliği vardı : insan olmak. Farklı inançlara , farklı etnik kökenlere , farklı cinsiyetlere , farklı dünya görüşlerine sahip olsak da hepimiz insandık.
Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır, tabii ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.
Eğer hayvan özgürlüğü hakkında ciddiysek, o zaman insan ve hayvan herkesin özgürlüğü için çalışmak zorundayız. Eğer feminizm konusunda ciddiysek, o zaman cinsiyet ayrımcılığını kınadığımız gibi tür ayrımcılığını da kınamak zorundayız. Başkaları baskı görürken hiç kimse özgür değildir. Ve eğer beraber çalışırsak, birbirinden farklı görünen mücadelelerin birbirine bağlı olduğunu anlarsak, işte o zaman, bir gün, özgür olabiliriz.