Bir de aşırı sol irticaa kendini kaptırmış olan bir teşekkül var. İlericilik ve devrimcilik parolalarını saptırarak, gerçekte Atatürkçü öğrencilerden, asıl Atatürk ilkelerinin tam aksi yönde eylemler isteniyor.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#Atatürkçülük
Ve günün en yakıcı sorusu şu: Kendilerine Atatürkçü, laik, solcu, çağdaş vs. diyenler niye bu kadar sevgisiz, kıskanç, birbirine düşman? Buna karşılık AKP çevreleri niçin birbirine bu kadar sıkı sıkıya bağlı?
Gerçekten çağdaş ve demokrat insanlar Atatürkçülerdir. Çağdaş sömürgecilerin yeni oyunlarını ancak onlar bertaraf edebilirler.
Gerçekten çağdaş ve demokrat insanlar Atatürkçülerdir. Ben bir gün anılacaksam militan Atatürkçü olarak anılmak isterim.
Atatürkçülük ne demektir? Atatürkçülük, kısaca ulusal bağımsızlık ve ulusal onur demektir. Atatürkçülük, özetle antiemperyalist bir Kurtuluş Savaşı'nı başlatan ve sürdüren bir eylem ve öğretidir.
Ben Atatürkçüyüm, ben cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, ben insan hakları savunucusuyum... Ben Atatürkçüyüm, ben cumhuriyetçiyim, ben laikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye'den yanayım, ben insan hakları savunucusuyum, ben terörün karşısındayım; ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım! Dün sabaha değin araştırararak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın. Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.
Orgeneral Kenan Evren, silah ambargosuna karşı takındığı tavırla gerçek yurtseverliğin, Atatürkçülüğün ve üstüne basa basa yazıyorum, gerçek "milliyetçiliğin" gereğini yerine getirmiştir.
Yıllarca, Pentagon generallerine karşı boynu bükük duran Genelkurmay Başkanlarının yerini, Silahlı Kuvvetlerimizin Atatürkçü geleneğini canlandıran gür bir ses almıştır.
Biz muhafazakâr liberal partiyiz. Türkiye'de otoriter rejime dönülemez. Serbest piyasa ekonomisi de ancak demokrasi içinde mümkündür. Biz çağdaş Atatürkçüyüz. Aşırı dinci ve faşist çevrelerin bir yere varmaları mümkün değil. Bu düşüncede olanlar için Türkiye'de artık siyasi hayat şansı kalmadı.
Atatürk devrimini, Atatürkçülüğü iyice anlayabilmek için üç yönden incelenmesi gerekir: Felsefi bakımdan: bir aydınlanma hareketidir. Bir kalkınma modeli olarak: bütünsel (topyekûn) kalkınmadır. Siyasal, ideolojik program olarak: Altı Ok’tur.
Bu kadar abuk sabuk şey olmaz. Dünyada hazırlık sınıfı denen bir olay yoktur. Hazırlık sınıfı yabancı bir ülkeye gelen yabancı öğreniciye verilir. Demek ki Türkiye’de arkadaşlar! Türkiye’de Türk genci kendi vatanında yabancı öğrenci durumuna getirilmiştir. Bu sömürgeleşmeden de öte bir şeydir. Bu büyük ihanettir. Bu işi yapanlar, savunanlar, buna alet olanlar, bunlar büyük bir ihanet içindedirler. Hele bunlar bir de Atatürkçüyüm diyorsa, tam sahtecidir. Çünkü Atatürk’ün en büyük mücadele ettiği mesele buydu. Onun için gerçek Atatürkçüler, gerçek milliyetçiler, gerçek emperyalizme karşı olan sol eğilimliler, neredesiniz arkadaşlar? Hepiniz birleşin ve Batı’nın bu alçakça oyununa ve bunun içeride işbirliğini yapan kuyruk takımına karşı çıkın ve bu milleti ilelebet tarihten adının silinmesine engel olun.
Biz halisinden Atatürkçüyüz ve Atatürk hazretlerinin izindeyiz. Öyle yatıra matıra, türbeye, kıtıra inanmayız.
Bugün ben ölüyorsam, şunu bilerek ölüyorum: Cumhuriyetime sahip çıktım, hep Atatürkçüydüm, hep de öyle kaldım.
Babam çok küçükken bana "Ne Olursa Olsun Şerefinle Yaşa Oğlum" Derdi...! İşte O Gün Bu Gündür "Atatürkçüyüm"...
Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının sahip olduğu ideoloji ATATÜRKçülüktür. ATATÜRK ilkelerinde birleşme ve bütünleşme sağlanmıştır. İlimin en hakiki mürşit olduğuna inanan Türk Silahlı Kuvvetleri, askerî ve sivil vazifelerine ilişkin sorunları çözmede modern teknikleri en geniş biçimde kullanmaktadır ve kullanmaya devam edecektir.
"Türk ordusu Atatürkçü ilkelerle yetişiyor." diyorlar. Yani Harbiye'de veya Silahlı Kuvvetlerde Atatürkçülüğü öğretmeyelim de Marksizm'i, Leninizm'i mi öğretelim veya şeriat düzenini mi öğretelim? Elbette Atatürkçü çizgide çocukları yetiştireceğiz. Sizleri de öyle yetiştiriyoruz. Sanki bu bir kusurmuş gibi takdim edildi. "Subay, ağzından Atatürkçülüğü düşürmez." Ne söylesin peki? "Atatürkçüyüm." demesin mi?
... "Tek yol devrimdir!" diyerek yine Marksist-Leninist propaganda yapanlara elbette müsaade edemezdik. Çünkü Atatürk'ün koyduğu inkılapçılık, şimdiki adıyla "devrimcilik" bu değildir. Eğer bu olsaydı, yani Marksist-Leninist düzen olsaydı, bu düzeni kendisi kabul ederdi. Çünkü Marksist-Leninist ideoloji Atatürk'ün zamanında da vardı. Bu, Atatürk'ten sonra meydana çıkmış bir ideoloji değildir. Bunun gibi, "Atatürk koymuştur, Atatürk kurmuştur." diyerek karşımıza çıkanlara deriz ki: "Koyduğu ve kurduğunu çarpıtmadan, saptırmadan, doğru dürüst muhafaza ettiniz mi yoksa yalnız ismi mi ortada kaldı?"
Şunu hiçbir zaman hatırınızdan çıkarmayınız ki Atatürkçülükten ayrıldığınız sürece, Atatürkçülükten saptığınız sürece bize hayat hakkı yoktur. Bu üç sene içerisinde bütün okullarımızda, özellikle askerî okullarımızda Atatürkçülüğün yerleştirilmesi için büyük bir çaba sarf ettik. Bu konuda çok kıymetli ilim adamlarımızı, tarihî değeri olan kişileri topladık ve üç tane kitap bastırdık ve sizlere okutulması için verdik.
Memleketimiz için komünizm ne kadar tehlikeli ise faşizm ve dine dayalı veya onlara taviz veren rejimler de o kadar zararlıdır. Hatta ben daha da zararlı görürüm. Anayasa'nın başlangıç bölümünü iyi okuyunuz. Bizi birbirimize birleştirecek olan Atatürkçülüktür. 12 Eylül'de ona sahip çıktığımız içindir ki milletimizin büyük desteğine mazhar olduk. Bundan taviz veremeyiz. Ben karşı çıkarım.
İlkokullardan üniversitelere kadar Atatürkçülük, diğer bir deyimle Kemalist öğretim yapılacağına ve böyle bir fikir üretileceğine tam aksine sağ, sol ve irticai fikirler üretilmiştir. Bunları üretenler maalesef devlet kasasından maaş alan bir kısım öğretmen ve profesörler olmuş, bu hâl öyle bir durum yaratmıştır ki önce bu öğretmenler, profesörler bölünmüş, daha sonra en sevgili varlıklarımız, tertemiz çocuklarımız karşıt fikirlere ayrılmıştır. Birçok Atatürkçü ve vatansever öğretmen ve profesörlerimizin sesleri duyulmaz olmuştur. Birçok öğretmen bir yıl önce bize gelip, "Efendim biz okulda 'Atatürkçüyüz.' demeye korkuyoruz, azınlıkta kaldık." demişlerdir.
Fakat şeriat devleti kurmayı hedef alan her türlü gericilik, zaman zaman dinî bir sömürü aracı olarak laiklik kavramının karşısına çıkarılmış ve hâlâ daha çıkarılmaya devam edilmektedir. Laikliğin bulunmadığı bir ortamda çağdaşlaşma hedefi ancak bir düş olarak kalır. Milletimizi tekrar geri götürme ve böylece kendilerine çıkar sağlama heves ve özlemi içinde olanlar, her zaman olduğu gibi karşılarında cumhuriyet kanunlarını ve bu milletin Atatürkçü güçlerini bulacaklardır.
Çocuklarımıza; geçmişte varlığımıza göz diken ihanet ocaklarının pençesine düşenlerin başarısızlık, çaresizlik, kan ve gözyaşı ile noktalanan acı sonlarını hatırlatarak her zorluğu aşmada, çağdaş uygarlığa ulaşmada Atatürkçülükten başka çıkar yol olmadığını ... anlatınız.
Biliyorsunuz: Yalancı devrimciler, "Tek yol devrim!" diye ortaya atıldılar; duvarlara, şuraya buraya yazdılar. Evet, devrim vardır ama bu tek yol Atatürk devrimidir! Onun yoludur. Atatürk'ün koyduğu ilkeler komünizme de faşizme de kapalıdır.
Büyük bir çoğunlukla iktidara gelen ve hükûmet olan Demokrat Partinin almaya başladığı bazı kararlar ve yaptığı icraat, bizim gibi Atatürkçü gençler üzerinde bazı olumsuz etkiler yapmaya başlamıştı. Bunların başında Türkçe okunan ezanın yeniden "ezanı Muhammedi" propagandası ile Arapçaya dönüştürülmesi oldu. Bunun maksadı açıktı. Yobaz ve gerici, tutucu zümreyi memnun etmek ve onların desteğini sağlayarak uzun süre iktidarda kalabilmek. Ne Celâl Bayar ne Adnan Menderes ve ne de birçok bakan ve milletvekili dinine düşkün, beş vakit namaz kılan, oruç tutan kişiler değildi. Kaldı ki Atatürk'ün döneminden gelmiş bir hayli bakan ve milletvekili aralarında mevcuttu. Kur'an-ı Kerim'i iyi etüt etmediklerinden ve dini politikaya alet etmek istediklerinden dolayıdır ki bu kararı aldılar.