Ve silahlı kuvvetlerinin tümüne yakını Irak ve Afganistan'da meşgulken, Batı'nın hiç öngöremediği, ne yapacağını hiç bilemediği, çaresizlikle izlemek zorunda kaldığı tarihsel bir gelişme oldu: Arap halkları Amerika'nın onyıllardır beslediği ve güvendiği diktatörleri birer birer devirmeye başladı.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#arap baharı
Bin Ladin'in bizzat kendisi bana Arap dünyasındaki Batı yanlısı rejimleri, Mübarek ve Yemen'deki bin Ali diktatörlüklerini yıkmak istediğini söylemişti. Yeni bir İslami halife yaratmak istiyordu. Ancak son birkaç ayda milyonlarca Arap Müslüman ayaklandı ve şehit olmaya ama İslam için değil, özgürlük ve demokrasi için can vermeye hazır olduklarını gösterdi. Bin Ladin bu diktatörleri deviremedi ama milyonlar başardı. Onlar halife de istemiyorlardı.
Benim bildiğim, devrimlerden öğrendiğim; ocak ayından bugüne baktığımda, hiçbir ülke birbirine benzemiyor.
Arap Baharı döneminde, halklar diktatörleri alaşağı edip yerine kendi istedikleri yönetimleri getirene dek, ABD Türkiye'yi 'model ülke' olarak sundu. Ancak yönetime gelenler, ABDİsrail'în arzu ettiği parti ve gruplar olmayınca darbelerle yönetimler tekrar indirildi ya da Tunus'taki gibi pasifize edildi. Batı'nın beraber çalıştığı askerî faşizm düzenlerine 'demokrasiyi yerine oturtmak' denilirken, o ara Türkiye de birden 'otoriter ülke' kategorisine sokuluverdi. İran-ABD işbirliği bu konjonktürde geldi.
Mısır'da olanlar, siyasal İslam denen şeyin çöküşüdür. Dünyanın her yerinde dini siyasal emellerine alet eden herkesin akıbeti de bu olacaktır. İnsanları her zaman kandıramazsınız. Hele ki binlerce yıllık bir medeniyete sahip olan Mısır halkını. Bir yılın ardından gerçekler Mısır halkının önüne geldi. Müslüman Kardeşler’in performansı halkın onların yalanlarını görmesini sağladı.
İran, nükleer arayışlarına karşı birleşen dünyayı görmelidir; Arap dünyasındaki tarihi değişimin bir diktatörün demir yumruğu ya da aşırı uçtakilerin nefretleriyle değil, bizim bugün sahip olduğumuz haklara ulaşan sıradan insanların umut ve beklentileriyle tanımlanması gerekir.