Koç'un, Sabancı'nın İtalya sahillerindeki hantal yük gemilerindeki sığınmacı Kürt, Türk ve Araplar'dan farkı yoktur. Hem sığınmacı ve hem de eski topraklarında sömürgecidirler; Türk büyük zenginleri, bu eski topraklarına, bir sömürgeci kafasıyla yaklaşyorlar.Akepe ile kurdukları idare, bir sömürge hükümetidir.
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#akp
Dünya Yahudi Partisi ve İsrael, artık Erdoğan ile olmayacağına karar vermiş durumdadırlar. Buna mukabil, Türk büyük zenginleri, tüsiad ve matbuatı, Tayyip Erdoğan olmazsa akepe'nin ayakta kalamayacağına inanıyorlar. Çöküyor ve ayaklarına sarılıyorlar; birlikte düşmeye razıdırlar.
Yüksek komutanlar, tüsiad ve Deniz Baykal, akepe'yi çağırdılar. Kuran, İsrael ve Amerika'dır. Bunları çok önceden haber vermiş olduğum ortadadır.
Akepe bir Likud'tur. Her ikisi de emekçi düşmanıdır. Aşırı Batı ve Amerikan yanlısıdırlar. Kendi şeriatlarını rehber alırlar. Hegemonya söz konusu olduğunda bir kalıbın iki tarafı olurlar; birisi eril ve diğeri dişildir. Birisi girer ve diğerine girilir. Bütün fark buradadır; girmek ya da girilmek, Shakespaere'in söylediği üzere, this is the question.
Demek ki, ordunun Kemalizm’i Erbakan’a karşıtlık ile sınırlı idi. Erbakan, dinsel politikacı olmanın yanında, millici, kalkınmacı, İsrael’e karşı, komşu ülkelerle dostluk yanlısıdır; itiraz buradadır. Bu tespitten de şu çıkıyor, “AKP”, sadece bir temizlik hareketi idi, millici ve kalkınmacı olmayan, İsrael ile nerede ise uydu ilişkisinde ve bu nedenle komşu ülkelere karşı iki yüzlü bir hareket aranıyordu, o halde akp, kendiliğinden bir oluşum değil, sadece bir icat idi.
1 mart tezkeresini CHP ile Türk askerlerinin Amerika ile birlikte Kuzey Irak'a gireceğini düşünen AKP içindeki Barzani sempatizanı milletvekilleri reddetti.
AKP'ye bir yerinizle yaranmak için beni, ben İsmet Özel'i sevmekten imtina ediyor olabilirsiniz.
Ne AKP, ne de AKP’liler tedavülde kalabilecek. Şimdiden onların da başına Endülüs Emevî idarecilerinin başına ne geldiyse geldi.
İnsanlar tek tek alınmasınlar, ama eskiden tartışmalara katılan ve AKP’nin politikalarına ya da İslami hareketin durumuna biraz daha eleştirel gözle bakanların pek çoğu bugün AKP’nin kurduğu think tank kuruluşlarında görevliler. Bunların hepsi şimdi AKP’nin politikalarına malzeme temin ediyorlar.
...Özellikle AKP iktidarı döneminde belediyelerde yapılanları, transfer edilen toprak-imar rantını görünce artık isyan ediyorum. Bu kadar kör göze parmak, bu kadar adam kayırma, bu kadar açık ve herkesi aptal yerine koyan sermaye transferi olmaz...
Türkiye'de tek bir "turuncu kuvvet" vardır, o da AKP kadrolarıdır. Küresel efendilerin verdiği görevi gereğince yerine getirememiş olmaları, bu yüzden şimdi aynı efendiler tarafından devrilmek istenmeleri, onların turuncu rengini değiştirmez; hatta onları iyice turunculaştırır.
Türkiye'de "turuncu devrim" 2002 yılında "küresel güçler"in AKP'yi iktidara getirmesiyle gerçekleşmiş ve tamamlanmıştır. Gericiler buna "sessiz devrim" dediler. Kemal Derviş’in iktisat programını abese varacak ölçüde uyguladılar; devlet aygıtını gerici kadrolara teslim ettiler; Cumhuriyet Devrimi'nin bütün kazanımlarını ortadan kaldırdılar.
Bütün ulusal hareketler sınıfsal olarak ayrışır. Fakat Kürt ulusal hareketinin Türkiye kesiminde sınıfsal değil ideolojik ve erken bir ayrışma/ayrışmışlık hali; yanı sıra, derinlerden gelen, AKP'nin de desteklediği geniş ve güçlü bir dini-politik kuşatma girişimi var gibi. Geniş Ortadoğu’nun her yerinde ümmetçilik ile ulusalcılık karşı karşıya...
Ergenekon Soruşturması, AKP'nin tek başına iktidar olduğundan beri Türkiye Cumhuriyeti'nin "hukuk devleti" olmaktan çıktığını göstermektedir.
Hiç tereddüt etmeden Ermeni Soykırımını kabul ediyorum. Milletvekili olmadan önce insan hakları avukatlığı da yaptım tavrım hiç değişmedi. Kürtlerin de rolü olmuştur fakat o dönem siyasi iktidar Talat Paşa iktidarıdır. Emri veren kimse, o dönem İttihat ve Terakki'dir, tarih karşısında hesap vermeleri gereklidir. Osmanlı mirasını en çok devralan bunlardır, AKP hükûmetidir, madem Osmanlı'nın tüm mirasını sahipleniyorsun onu da sahiplenin. Yok sahiplenmiyorsanız elinizdeki tüm kaynakları açın ortak bir araştırma komisyonu kurulsun ve bu acı, bu travma ile de yüzleşilsin.
Yıllardır statüko neyse, 10 yıldır AKP aynısını devralmış durumda. CHP'nin başı zorla kapatılmış halidir AKP.
Erdoğan, parti içi demokrasinin zirve yaptığı 1 Mart 2003 tezkere oylamasında karşısına çıkanların çoğunu tasfiye etti.
AKP'ye oy vermek demek, İsrail ve ABD'ye oy vermek demektir! AKP'yi teşkil eden, kuran, kurduran, kendi planları için bütün bu senaryoları tanzim eden Siyonizm'dir.
Kürt sorunu bir eşitsizlik sorunudur. Kimlik inkârıyla ortaya çıkan bir sorundur. CHP zihniyetinin yaratmak istediği bir sorundur. AKP iktidarı döneminde bu sorun ne ölçüde var? 1 Kürt halkının varlığı inkâr edilmiyor. 2 dili inkâr edilmiyor. Üniversitede Kürt dilini öğretecek öğretmenler yetiştiriliyor bugün. Kürt halkının haklı taleplerine baktığımızda anadil sorunu dışında hangi sorunu bırakmışız? Biz Kürt sorununu çözdüğümüz için PKK'nın hiddetine ve şiddetine maruz kalıyoruz.
Cemaatle hükûmetin çatışması söz konusu değil. Cemaatin üst yönetiminin hükûmetimize karşı başlatmış olduğu bir kavga var. Emniyet ve yargı içindeki elemanlarını harekete geçirerek bizi diz çöktürmeye, AKP'nin siyasetini belirlemeye çalışıyorlar. Biz bu yapıya, ‘paralel yapı' diyoruz. Devlet içinde devlet olmak istiyorlar. Bu paralel yapıyla hükûmetimizin demokrasi mücadelesi var ve bunları tasfiye etme konusunda kararlıyız.
İsrail'in Hamas lideri Şeyh Yasin'i öldürülmesinden sonra Erdoğan bugünkü fos laflarına benzer bir laf etmiş ve İsrail'i devlet terörü uygulamakla suçlamıştı. Ancak hemen arkasından Mayıs 2005'te Erdoğan İsrail'e gitmiş ve karşılıklı ticaret anlaşmalarını yeni bir boyuta taşımıştı. Erdoğan ve AKP hükümeti şimdi de benzer bir tavır içinde. Bir taraftan Türkiye'yi İsrail'i iktisaden ve askeri olarak destekleyen bir ülke konumuna sokarken, diğer taraftan artık inandırıcılığını yitiren bir İsrail eleştirisi yapıyor.