#adnan menderes

İktidardaki siyasetini asla onaylamadığım, onaylamamak şöyle dursun şiddetle nefret ettiğim Adnan Menderes'in, o müeddep, (edepli) alçakgönüllü ve yumuşak cevapları, beni duruşmalar sürüp gittikçe düşündürmeye başlamıştı. DP liderlerinin suçlu oldukları ve cezalandırılmaları gerektiği konusunda herhangi bir tereddüdüm yoktu. Ama giderek, "Bebek Davası" ve "Köpek Davası" gibi, ipe sapa gelmez gerekçelerle açılan davaların, yargı mekanizmasına başlangıçtaki güvenimin, yerini yavaş yavaş, kuşkulara bırakmasına neden olduğunu hissediyordum.

Ne olurdu Menderes; tarihî şahsiyet hâline gelmiş ve Atatürk'ün en yakın arkadaşı olan, uzun süre başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı yapmış İsmet İnönü'ye gerekli saygıyı gösterse, konuşmalarını daha ölçülü yapsa idi? Zararlı mı çıkardı? Aksine daha da kârlı çıkardı. Ama yapmadı. İsmet İnönü de keza çok ağır tenkitler yapmıyor değildi. Ancak tahrik ediliyordu.

Büyük bir çoğunlukla iktidara gelen ve hükûmet olan Demokrat Partinin almaya başladığı bazı kararlar ve yaptığı icraat, bizim gibi Atatürkçü gençler üzerinde bazı olumsuz etkiler yapmaya başlamıştı. Bunların başında Türkçe okunan ezanın yeniden "ezanı Muhammedi" propagandası ile Arapçaya dönüştürülmesi oldu. Bunun maksadı açıktı. Yobaz ve gerici, tutucu zümreyi memnun etmek ve onların desteğini sağlayarak uzun süre iktidarda kalabilmek. Ne Celâl Bayar ne Adnan Menderes ve ne de birçok bakan ve milletvekili dinine düşkün, beş vakit namaz kılan, oruç tutan kişiler değildi. Kaldı ki Atatürk'ün döneminden gelmiş bir hayli bakan ve milletvekili aralarında mevcuttu. Kur'an-ı Kerim'i iyi etüt etmediklerinden ve dini politikaya alet etmek istediklerinden dolayıdır ki bu kararı aldılar.

Liste
Yükleniyor…