#adalet

Açlık grevine başlama kararı aldık, çünkü İsrail bize başka bir seçenek bırakmadı. İsrail'in, yargısız olarak tutuklamaya devam ettiği Filistinli milletvekillerden 13'ü hala tutuklu bulunuyor. İsrailli parlamenterler, kışkırtmalarda bulunarak tutuklanmamızı destekledi. Bunlar, şu anda ise uluslararası platformlarda aranızda oturuyor ve bizleri bu haklardan mahrum bırakıyor.

Şimdi İmralı’ya baktığımız zaman 70 yaşını geçmiş bir Abdullah Öcalan ve kabul etmek gerekir ki çok uzun bir süredir, 25 yıldır kesintisiz hapiste ve tecritte olan bir kişiden söz ediyoruz. Türkiye’de en uzun süre yatan siyasi mahkûmdur. Normal infaz yasaları geçerli olsa aslında serbest bırakılması gerekiyor. Ev hapsi vs. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta hiçbir yeri yoktur. Kaldırılması lazım. Biz görmüyoruz, duymuyoruz, tartışamıyoruz. O (Abdullah Öcalan) izliyor mu, izlemiyor mu bilmiyoruz. Ailesiyle bile görüşemiyor, avukatlarıyla görüşemiyor. Böyle bir infaz düzeni olabilir mi? Abdullah Öcalan hafife alınacak biri değil. Çok okuyan neredeyse cezaevinde filozof oldu çünkü okumaktan başka bir şey yapmıyor. Siyaseti doğru okuyan, doğru çözümleyen son derece zeki birisidir.

Öyle bir medeniyetin mirasçılarıyız ki manevi temeller üzerinde yükseltip hak ve adalet anlayışımızla bina ettiğimiz insanlık kubbesi, asırlar boyu tüm dünyada mazlumların umudu ve sığınağı olmuştur. Dün böyleydi, bugün yine böyledir. Şimdi bize düşen bu mirası varislerimize ulaştırmaktır.

Para ile işim olmaz, ben parasız büyüdüm, kimse özel hayatımı bilmez, kendime saklarım, onların biriktirdiği öfke de var bende. Benim hesap vereceğim tek yer, Allah. Nisa süresini okurken titredim. Uludere anlatılıyor, yolsuzluk anlatılıyor, öte tarafta hesap verme anlatılıyor o ayette.

Bir de kardeşim bindik, beş buçukta kalkacak. İDO seçim otobüsünü bekledi, 20 dakika geç kalktı. AK Parti seçim otobüsünü bekledi 20 dakika. Geç kalktı. Hani çoğulcu demokrasiydi bunlar? Hani insan haklarıydı bunlar, kendilerine gelince yontuyorlar. Şimdi MHP'nin otobüsünü bekler miydi o İDO? Bekler miydi, size soruyorum.

Hümanizma, demokrasi, uygarlaşma, küresel düşünme, adalet, vicdan ve merhamet, edebiyat alanında son derece önemli ve gerekli şeylerdir. İyi bir edebiyat yalnız bu temeller üzerine inşa edilebilir. (...) Bu ölçütler olmadan hiç kimse iyi bir edebiyat yaratamaz. Ne acılar ve sızılar, ne umut ve yüce duygular tek başlarına edebiyat olabilirler. Ama iyi ve edebi bir örgü içinde, sözünü ettiğim ölçütlerle ölümsüz bir edebiyata dönüşebilirler.

Yokdurur zulme rizamiz, adle biz mâilleriz.
Gözleriz Hakkin rizasini emrine kaailleriz.
Arifiz, âyine-i âlem - nümadir gönlümüz.
Rüzgârin cünbüsünden sanmayin gaafilleriz.
Püse-i ask içre Adli kaal ezelden kalbimiz,
Gill-ü gisdan hâliyiz, âlemde sâfi dilleriz.

Bundan önce ananın ricasıyla pençe-i gazabımdan kurtulmuştun. Biz de senin ıslah olduğunu ve barışa yöneldiğini tasdik ederek affetmiştik. Senin gibi imansız birinin benim adaletli padişahlığım zamanında saltanat ve istiklal davasında bulunması haramdır. Tokat'a ve sonra da Karaman vilayetlerine asker göndererek kötü karakterin gereğince ahaliye zulmettiğin bir takım şiddetlere başvurduğun ve rezaletlere sebep olduğundan haberimiz vardır. Sen vilayet yıkmayı padişahlık mı zannettin? Er isen meydana gel, avrat gibi delikten deliğe girme, hazırlıklarını yap havadis verilmedi deme. Zira soysuz vücudun yok edilecektir, bu konuda özür ve bahane bertaraftır.

Liste
Yükleniyor…